Zafer Tunç

Eğitimde metaverse rönesansı

Zafer Tunç

Millî Eğitim Bakanlığı bir süredir istatistik.meb.gov.tr adresinden okul, öğrenci, sınıf, öğretmen sayısı ve okullaşma oranı verilerini vatandaşların erişimine açtı.

Örgün eğitime dair bilgilenmek isteyen herkes bu adresten son 10 yılın istatistiklerine ulaşabiliyor. Eğitimin niceliğinden çok niteliği önemli olsa da bu veriler ışığında bir değerlendirme yapmakta yarar var.

Türkiye'de okullaşma oranlarında ve öğretmen sayısında artış olmakla beraber eğitime ulaşamayan ciddi sayıda öğrenci var.

Genel hatlarıyla eğitimin ileri kademelerine doğru bakıldıkça okula sürekli devam eden öğrenci sayısında düşüş olduğunu istatistikler gösteriyor.

Ayrıca ülkemizin kırsal kesimlerinde eğitime ulaşımda öğrenciler ciddi sorunlar yaşıyor.

Bizler eğitimde okullaşma sorunu, gelir eşitsizliğinden kaynaklı aynı eğitime ulaşamama, özel okul ve devlet okulu öğrencilerinin farklı koşullarda eğitim görmesinin sancılarını yaşarken dünya eğitimde teknolojik bir devrim yapıyor.

Teknoloji çağında yaşıyoruz ve artık eğitim dijital ortamda varlığını sürdürüyor.

Çağa ayak uyduran ülkeler eğitimde mesafe kat ederken bizler bahane üreterek ilerleme sağlayamayız. Günümüzde “Eğitimde Metaverse” kavramı tartışılmaya başlandı.

Çağdaş dünyanın gelişmiş ülkelerinde sanal gerçeklik uygulamaları ve metaverse eğitim hareketi başlamışken matbaanın geç gelmesi gibi bu konuda da dünyayı geriden takip etmek bize neler kaybettirecek öngörmek zor değil. Vakit kaybetmeden dijital altyapımızı buna uygun tasarlayıp harekete geçmeliyiz.

Metaverse kavramını üç boyutlu sanal evren olarak tanımlarsak eğitimde kurulacak bu sanal evrende öğrencilerin ilgisi yüksek tutularak kalıcı ve katılımcı bir dijital eğitim süreci oluşturulabilir.

Yıllardır ‘yaparak yaşayarak öğrenme’ modeli eğitim fakültelerinde temel teori olarak anlatılır. Uygulamada ise bunun en somut örneği Köy Enstitüleri Modeli olmuştur.

Metaverse bu modelin dijital bir versiyonu olarak düşünülebilir. Bu eğitim metodunda; öğrenciye ve öğretmene gerçek zamanlı etkileşim ile büyük özgürlük sunarken hayalgücüne hitap ederek online ortamda kendilerini gerçekleştirmelerine olanak tanıyor.

1940-1954 yılları arasında faaliyet gösteren Köy Enstitüleri'nde okuyan çocuklar teoriden çok uygulamalı dersler ile tarım, sağlık, demircilik, terzilik, arıcılık, marangozluk, balıkçılık öğrenirken teknik ve sanat konularında da yoğun bir eğitim aldılar. Mezun olan öğrenciler yine aynı enstitülerde öğretmen olarak görev yapıyordu. Enstitülerin bünyesinde tarım arazileri, teknik ve sanat atölyeleri dahi bulunmaktaydı.

Eğitimde dijital dönüşümün ana unsuru olmasına kesin gözüyle bakılan Metaverse olgusu Matrix, Black Mirror gibi yapımlarda üç boyutlu bir sanal gerçekçilik ile filmlere konu olmuştu.

Gelişmiş Avrupa ülkelerinin yanı sıra birçok Uzakdoğu ve Güney Amerika ülkesi eğitimde dijital altyapıyı kurma çabasında.

Kovid 19 salgınında online eğitim ile dijital eğitimin önemi somut olarak ortaya çıktı.

Özellikle köylerde online eğitime ulaşmakta zorlanan çocuklar için ivedilikle dijital altyapı kurulması gerekiyor. Türkiye'nin gelişmiş ve medeni dünyadaki yerini de, bu tür eğitimde yapacağı atılımlar belirleyecek.

Yorumlar 2
Muallim 09 Haziran 2022 19:01

Eğitimde teknoloji kulağa hoş geliyor da bilgisayar bağımlılığını önleyebilirsek. Eve kapanmış öğrenciler zaten virüs yüzünden asosyal oldular. Dengeyi korumakta yarar var. Bazen teknoloji ürkütücü noktaya geliyor.

Umman 08 Haziran 2022 10:52

Maalesef eğitimde fırsat eşitliği henüz sağlanamadı. Eğitimde büyük atılımları gerçekleştirebilirsek ülkenin her alanda kalkınmaya geçtiğini görebiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları