Zafer Tunç

Çocuklar

Zafer Tunç

Bir toplumun gelişimini sağlayan ana etken eğitimdir. Eğitimde akademik yönden gelişim kadar bireyin sosyal gelişimini de desteklemek gerekir. Çocukların sosyal becerisi geliştikçe hayatta başarılı olması kolaylaşır. Sosyal iletişimi zayıf bireylerin akademik anlamda da zorlandığı bilimsel bir tespittir.

Okullarda öğrencilerin sosyal-duygusal gelişimlerini sağlamak adına yeterli aktiviteler yapılıyor mu? Bu konu tartışmaya açık.

Günümüzde eğitim gittikçe ekonomik olarak pahalı bir olgu haline gelmeye başladı.

Öğrencilerinin hem akademik hem de sosyal anlamda iyi bir eğitim ortamında okumasını isteyen velîler özel okulların kapısını aşındırırken maddi durumu elvermeyenler devlet okullarında okutmayı tercih etmektedir.

Peki bu okullarda çocukların sosyal gelişimini desteklemek adına resim, müzik, tiyatro gibi sanatsal faaliyetler ya da yeterli sportif faaliyetler yapılabiliyor mu?

Sınava dayalı eğitim sisteminde toplumun en büyük yanılgılarından biri sanat ve spor derslerinin zaman kaybı olarak görülmesidir. Oysa öğrenme kişisel bir alandır. Her bireyin öğrenme arzusu ve ilgi alanları farklılık gösterir.

Ülkemizde nice sporcu ve sanatçı adayı çocuğun yetenekleri ya umursamaz ebeveynler tarafından köreltilmekte ya da öğretmenin görmezden gelmesi nedeniyle kaybolup gitmektedir.

Mutlu bir toplum yaratma hedefimiz var ise o toplumun yarını olan çocukları ve gençleri ilgi alanlarına yöneltecek; ilgi ve becerisini geliştirebilecek bir sistem kurmalıyız.

Gelecek kaygısı ile sevmedikleri işlere yönelen ya da yeteneği, becerisi doğrultusunda hayallerinin peşinden koştuğu için işsiz kalan bireylerden oluşan bir toplum ile mutlu bir gelecek kurulabilir mi?

Aşağıdaki fotoğrafı 2015 yılında Ankara'da çekmiştim. Fotoğraftaki iki çocuk yalın ayak ellerine aldıkları fırçalar ile önlerindeki tuvalde belki de hayallerini anlatmak istiyorlardı. Tuvale vurdukları her fırça darbesinde aslında bizlere verdikleri yüzlerce mesaj var.

Daha önceki köşe yazılarımdan birinde de tezeklerin arasında kitap okumaya çalışan bir çocuktan bahsetmiştim.

Aslında hikâye hep aynı. Her çocuk her koşulda öğrenmek ister. Her çocuğun kendini, çevresini, dünyayı ve hayallerini keşfetme arzusu vardır.

Sağlıklı bir eğitim sistemi kuramadığımız için bu çocukların hayallerine set koyuyoruz. Sonra da mutsuz ve bir o kadar umutsuz olan bu bireylerin neden başka ülkelere fırsat buldukça göç ettiklerini ya da gitmek istediklerini tartışıyoruz.

Düşünün ki temel ihtiyaç olan ayakkabıları yokken bile bu çocuklar hayallerini resmedecek bir sanatsal faaliyette pekalâ mutlu olabiliyor.

Kimbilir belki topluma sessiz bir çığlık ile "Beni fark edebiliyor musunuz?" demek istiyordur. Belki de karanlık gördüğü bu dünyayı biraz renklendirip sadece eğlenmek istiyordur.

Ankara’daki o çocuk ne anlatmak istiyordu bilmiyorum.  Ama onlara ve nicelerine aydınlık ve mutlu bir gelecek kurma borcumuz var. Tıpkı şiirlerdeki gibi...

ÇOCUKLAR

Çocukların gülümsemesinde saklıdır karın masumiyeti

Saftır, temizdir, gerçek duygularla doludur;

Sevgi yağdırır her yerde her koşulda.

Katıksız hülya dolu gözlerle endemik bir bitki gibidir

Sürekli güneş ister, su ister

İnceden sevgi ister.

Kuşatır çevresini öğrenmek ister.

Farkında olmadan umut vadeder,

Cıvıl cıvıl sesleri bestelenmemiş şarkılarıyla.

Bırak özgürce seslendirsin

Hakiki kar ile istediği heykeli yapsın

Aydınlatan güneşi kendi olsun.

Bembeyaz karlar eridiğinde

Başka bitkilere nefes olsun can olsun.

Yorumlar 1
Atama bekleyen öğretmen 13 Temmuz 2022 13:59

Yazılarını ilgiyle okuyorum. Öğretmenlerin sorunlarına da değinirseniz. Bilhassa atamalar konusunda.

Yazarın Diğer Yazıları