B. İnan Özcan

Şehir insanı

B. İnan Özcan

Şehirde öğrenilmiş kalıp davranışlar vardır ki bu davranışlar hem şehrin kalabalıktan her an tıkanabilecek  damarlarında akışkanlığı artıracak aspirin vazifesi görür  hem de ferdi olarak  hak ihlaline uğrama durumuna  karşı kişinin savunma mekanizması olur.

Örneğin dolmuşa, belediye otobüsüne ön kapıdan girersiniz ve arkaya doğru ilerlersiniz. Orta kısımlarda birikme olursa arkaya ilerleyelim beyler diye bir ikazda bulunursunuz. Bu ikaz kimsenin garipsemediği, arkaya ilerlemeyenleri bir alınganlık içerisine sokmayan, günlük hayatın akışına hizmet eden, rutin, olağan ve kalıplaşmış davranışlardır

Şehir insanı hak ve hizmetlere ulaşmada bu davranışlara başvurur ve şehir hayatının sunduğu hizmetler yardımıyla hayatını kolaylaştırmaya bu tür bireylikler yoluyla ulaşır

Bu tarz bir bireylik hiç bir şehirli tarafından da beylik bir davranış olarak görülmez. Gayet doğal bir akışın içine yedirilmiş toplumsallığın bireysel uç vermeleridir bunlar

“Hadi be kardeşim”, “hoop birader”, “arkadaşlar lütfen”, “yürü be birader”, “beyefendi lütfen sıranıza geçer misiniz?” gibi onlarca cümlesine şahit olduğumuz bir kontrol mekanizması değirmen taşı gibi döner durur şehrin kamusal alanlarında.

Vatandaş da sürekli olarak hakkının yenilmesi ihtimaline karşı ihtiyatlı bir tavırla, tetikte bir kıvraklıkla yerine geçer, yerine geçmeyeni ikaz eder ya da kendisi olması gereken yerde değilse bunun gerekçesini izah eder durur.

Çehreler sokakta değil de kavgadaymış gibi stresli, hakkını aramak ya da hakkını yedirmemek konusunda hin bir görüntü sergiler.

 Kasıntı tavırlar, iğreti bakışlar, kaleci gibi gol yememek için pür dikkat bekleyen laf karşılayıcılar, tekrar ödememek için biriktirilen ödeme makbuzları, iade edilme ihtimaline karşı saklanan alışveriş faturaları, tanımadığınız insanlara seslenmek için ilk kelimenin “merhaba” değil de, “affedersiniz” oluşu gibi bir marazın varlığını itiraf eden vaziyet alışlar.

Yani gerginlikler, gerginlikler, gerginlikler…

Gerginlikler evet. Çünkü gevşeklik eve girene, kumandayı eline alıp koltuğuna kurulana kadar yasaktır şehirde.

Kumandanın da ismi zaten hayatınızın kumandasının sizde olmadığını bilenler tarafından konulmuştur.

Ve esaretin en iyi müsekkini, esir olmadığımıza inandırılmaktır.

Yorumlar 1
ÇAĞATAY 14 Ekim 2022 19:31

Çok güzel

Yazarın Diğer Yazıları