B. İnan Özcan

Evlilik-aşk, mantık-duygu

B. İnan Özcan

Mantık ve duygu birbirini tekzip eden, birbirini iten iki ayrı kutuptur. Birbiriyle zıt olan sonuçlar doğuran kararlara vesile olurlar.

Bu ikilinin bir zihinde ahenk oluşturması ve bir meclis kurması mecburiyeti ve mahkumiyeti iki zıt kavram arasında ender rastlanan bir zaruri flörttür.

Bu birliktelik aklın kontrolünde optimum dengeyi arar. Bulur, bulamaz. Onu yaşamayan bilemez.

İnsana verilen bu iki kavram yekdiğerine hep bir galebe çalma gayretinde olur ve insan evladı onulmaz uykusuzlukları, onulmaz çaresizlikleri, huzursuzlukları bu iki yetinin hırgüründen çekse de yine de bu ikilinin mecburi koalisyonuna sırtını dönemez.

Sırt sırta vermek profesyonelliğinin ketumluğu ya da diz dize olmak amatörlüğünün içtenliği, attığımız adımlar, tercihlerimiz ve durumlarımız bu iki kavramın diğerinin önüne geçmesine göre  alternatiflerden biri hayatımız olur.

Sırt sırta veren insanlar zaman içinde ve değişik durumlarda birbirlerinin aleyhine veya gıyabında işler çevirebilirler. Bu sebepten gönül ilişkileri sırt sırta vermekten çok, yüz yüze dönülerek başarılır.

Sırt sırta verilen ilişkiler partnerlik, ortaklık gibi kurumsal bağlarda görülür ki burada da zaten ilişkinin deformasyonu ve taraflara zarar verme endişesinden dolayı ilişki kuralların, belgelerin, sözleşmelerin nezaretinde yürütülerek zararından emin olunmuştur.

Gönül ilişkilerinde ise karşılıklı, sürekli öznesi değişen bir teslim olma - teslim alma, fethetme - fethedilme gibi benliklerin bir alışverişle değil bir savaşla, bir sevişle, bir değişle (değiş tokuşla) deveran olduğu bir gönüllü maruz kalışlar dizilimi hüküm sürer.

İnsan sevmediğine sırtını döner.  Emin olduğuna ise sırtını verir.

İnsan gönül verdiğine sırtını dönmez ve gönül verdiğinin ne yapacağından emin olmaz. Bu emin olmama durumu güvensizlik, tekinsizlik değildir. Olsa olsa öngörülemezlik olur ki o da kötü bir şey değildir. Çünkü insan öngörülemezliklerle de tamamlanır.

Biz bizelik ve diz dizelik göz gözelikle mümkündür. Göz gözeliğin yolu ise yüz yüzelikle mümkündür.

Folklor oynayan biri tahta kaşıkları sırt sırta getirerek avucuna kıstırır. Ve bu tutuş sayesinde kaşığı şıkırdatır. Buradan "bir kaşığın nesi var iki kaşığın sesi var" önermesine ulaşılır mı, ulaşılır ama buradaki mantık  en fazla "gerçekler acıdır, baklava ise tatlıdır, o halde baklava gerçek değildir"deki kadar sahici ve mantıklıdır.

Kaşığın fıtratı çorbaya dalmaktır ve hemen hepsi o kadardır. Sırt sırta veren iki kaşığın ses çıkarması kaşık için acı verici ve serseriyane bir iş olabilir.

İki kaşık gibi iki aşığın da sırt sırta vermesi de aşkın doğasına aykırı bir kurnazlıktır.

Evliliğin bahanesi yapılarak ilan edilen aşklar da mantık zemininde kurulan akitler olduğundan aşkı sentetik hale getirmek durumundadır.

Zira koltuk takımları, banyo tertibatları, perdeler, takılar, düğün salonu ve fotoğrafçı seçimi gibi işler hep akıl, mantık, hesap kitap işidir.

Aşkın bu gibi hazırlıklara bir önerisi bir cevabı ancak "gönüller bir olsun" teslimiyetini ilan edip olana rıza göstermekle mümkündür.

Ezcümle sırt sırta vermek akıl ile varılan mekanik bir izdivaçken yüz yüze dönmek gönül ile varılan organik bir izdivaçtır.

Birisi hormona diğeri ormana dair çağrışımlar yapar belleğimizde.

Mantığı da gönlü de optimum dem ve dengede buluşturacak aklı fikri versin Mevla'm hepimize.

Yazarın Diğer Yazıları