Nesilden nesile aktarılan meslek 'bakırcılık' zamana direniyor

Birçok meslek gibi son demlerini yaşayan bakırcılık da Bayburt ve Erzincan'da geride kalan birkaç ustasıyla yaşatmaya çalışılıyor.

Nesilden nesile aktarılan meslek 'bakırcılık' zamana direniyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Erzincan’da bakır ustaları, hediyelik eşya ve günlük mutfak gereçleri kullanımlarıyla kaybolmaya yüz tutmuş bakırcılığı yaşatmaya çaba gösteriyorlar.

Bakır mutfak eşyalarına ilginin her geçen gün azalması ile birlikte unutulmaya yüz tutan bakır ürünleri, sağlığın önem kazanmasıyla birlikte tekrar rağbet görmeye başladı.

Daha sağlıklı olması nedeniyle Erzincan’ın binlerce yıllık geçmişine ışık tutan bakır ürünler vatandaşların tercihi oldu.

“BAKIR KAPLAR DAHA SAĞLIKLI VE KULLANIŞLI”

Erzincan’da bakır atölyesi olan Erol Bulut, diğer mutfak ürünlerine oranla bakır kapların daha sağlıklı ve kullanışlı olduğunu belirtti.

Bulut “Bakır çaydanlık ve semaver sıcak suyu çabuk ısıtır geç soğutur. Çaydanlık ve semaverlerdeki çayın lezzetini başka hiçbir şeyde alamazsınız. Bakır sürahi ise soğuk suyun ısınmasını önler. Suyun içindeki bakterileri öldürür.” ifadelerini kullandı.

Sağlıklı bir yaşam için her evde bakır ürünlerin bulunması gerektiğine dikkat çeken Bulut, bakır ürünlerin yapım ve işlemesinin çok zor olduğunu ve bütün aşamalarının atölyede yapıldığını ifade etti.

Bulut, bakır ürünlerinin yapım aşamasını “Bakır ilk önce polisajdan keçeye girer. Daha sonra sıvamaya girer ve burada şeklini alır. Bakırın parlaması için fırça işlemi uygulanır. Bir sonraki aşamada yıkanıp, kurutularak bant işlemine geçilir. Bant işleminden sonra boyanan ve vernik atılan bakır süsleme için işleme ve kart işlemlerinden geçerek son halini alır.” sözleriyle aktardı.

Bakırın el sanatı olması nedeniyle zor üretildiğini ve usta bulmakta zorluk çektiklerini kaydeden Bulut, bir dönem unutulmaya yüz tutan bakırın virüs nedeniyle rağbet gösterdiğini ifade etti.

Yeraltı Çarşısında bakır esnaflığı yapan Ümit Deniz ise Erzincan ekonomisine katkı sağlayan bakır madeninin çok bilinmese de tıbbi yönden birçok faydası olduğunun ispatlandığını ve bakırın altın çağında olduğunu ifade etti.

Deniz, bakırın sağlık açısından önem kazandığını şifa kaynağı olduğunu belirterek, bakır tavanın 150 TL’den, fincan takımının 200 TL’den, sürahinin ise 250 TL’den satışa sunulduğunu kaydetti.

Şifa kaynağı olan bakır ürünlerin kalitesi ve işçiliğine göre fiyatları değişiyor.

“ARTIK İŞİN ERBABI YETİŞMİYOR”

Bayburt’ta ise bakırcılık mesleğinin son temsilcilerinden biri olan Yusuf Öztürk, mesleğin teknolojiye yenik düştüğünü söyledi.

Anadolu el sanatları içinde geçmişi yüzlerce yıl öncesine uzanan bakırcılığın yaşatılması, geçmişe ve kültürel değerlere sahip çıkılması gerektiğini hatırlatan Öztürk, mesleğini severek yaptığını ve zamanla bu mesleğin unutulacağından duyduğu kaygıyı belirtti.

20-30 yıl önce gözde bir meslek olan bakırcılığın Bayburt’ta da yaygın bir şekilde sürdürüldüğünü ifade eden Öztürk, “Eskiden köylerde seyyar ocaklar kurup, mereklere elektrik çekerek bu işi yapardı büyüklerimiz. Dedemden babama, babamdan bana kalan bir meslek. Ben son kalem olacağım gibi. Artık işin erbabı yetişmiyor.” diye konuştu.

Bakmadan Geçme