Sosyolog Palabıyık: 'Kılıçdaroğlu, parçalanmış liderlik sendromu yaşıyor'

Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) görevli Sosyolog Adem Palabıyık, CHP'nin sert bir geçişi kaldıramayacağı için yumuşak geçiş ile bir değişime yönelmek zorunda kalacağını ve bunun adının da parti içi postmodern darbe olduğunu söyleyerek, 'Postmodern darbe sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu, parçalanmış liderlik sendromu yaşamaktadır' dedi.

Sosyolog Palabıyık: 'Kılıçdaroğlu, parçalanmış liderlik sendromu yaşıyor'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bitlis Eren Üniversitesinde (BEÜ) görevli Sosyolog Adem Palabıyık, CHP’nin sert bir geçişi kaldıramayacağı için yumuşak geçiş ile bir değişime yönelmek zorunda kalacağını ve bunun adının da parti içi postmodern darbe olduğunu söyleyerek, “Postmodern darbe sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu, parçalanmış liderlik sendromu yaşamaktadır” dedi.

Gündeme dair İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Palabıyık, Cumhuriyet Halk Partisi’nde sürekli dile getirilen değişim söylemleri olduğunu ve bu söylemlerin CHP içindeki etkin ve sık kullanılan yeni bir politik hafiyeciliği harekete geçirdiğini belirtti. Adına siyasal tasfiye süreci denilebilecek bu merhalenin yönteminin kasetlerle yürütüldüğünü ifade eden Palabıyık, “Sonuçları açısından oldukça başarılı olan bu yöntemin bilinen tarihteki CHP içi ilk kurbanı Deniz Baykal oldu. Günün birinde genel başkanını ziyarete giden Kemal Kılıçdaroğlu, ziyaret sonrası genel başkan olmayacağını açıkladıktan kısa bir süre sonra başkanlık koltuğunu istediğini nazik bir ifade ile deklare etti. Bu açıklamayla politik tasfiye süreci kitabının giriş kısmını yazdı. Tüm Baykal ekibini tasfiye etti, delege ve üyeleri değiştirdi. Böylece yukarıda belirttiğimiz tabu ve kült girişimlerini neo-siyasal tasfiye olarak güncelledi. CHP takvimindeki bu siyasal ters dönüş yakın dönemde Muharrem İnce hadisesi ile yine kendisini gösterdi. Muharrem İnce, inceden yarıştan çekildi ve ikinci tasfiye yeniden CHP’nin yönetimini sağlamlaştırmayı başardı. CHP içi ve dışı siyasal aktörleri tek tek yoldan çıkaran ve yoldan çıktıkları için onları aforoz eden Kılıçdaroğlu, siyasal yürüyüşüne yeni bir ismin dahil olacağını kestiremedi. Sol popülizm üzerinden bu kadar yükseltileceğini tahmin edemediği Ekrem İmamoğlu ile yan yana geldi. Önce ‘en başarılı belediye başkanımız’ dedi, sonra da onu bağrına basıp ‘oğlum’ diyerek nefesini kesmeye çalıştı. Lakin İmamoğlu tedbirli gelmişti, çünkü bir anne figürü olarak Meral Akşener, bu oğlu yedirmeyecekti. Ayrıca CHP’nin babası, CHP’nin bütün evlatlarını yemiş ya da çoktan tüketmişti. Fakat CHP, sert bir geçişi kaldıramayacağı için yumuşak geçiş ile bir değişime yönelmek zorunda kalacaktır. Bunun adı parti içi postmodern darbedir. Postmodern darbe sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu, parçalanmış liderlik sendromu yaşamaktadır. Liderlik niteliği olmayana ama öyle olduğunu düşünen bir psikolojiye sahip, bu oldukça nevrotik bir durumdur” dedi.

“Öyle görünüyor ki İmamoğlu yumuşak geçiş için seçilmiş”

“Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu arasındaki mevcut ilişki de aynı nevrotik duruma benzer bir şekilde yol alıyor ve Kılıçdaroğlu tasfiye yıllarının ardından bir türlü tasfiye edemediği İmamoğlu’nu önünde ya da yanında değil arkasında görmek istiyor” diyen Palabıyık, açıklamasına şöyle devam etti:

“Kılıçdaroğlu’nun mevcut korkusu ise tasfiye süreciyle ilerlettiği siyasal kariyer planının tersine dönmesi. Yani bir anda kendisinin tasfiye edilmesi. Mevcut durumda bir tasfiye sürecinin başlaması için ise CHP içi aktörlerin değil CHP dışı aktörlerin harekete geçmesinin gerektiğine dair düşünce İmamoğlu’nun kafasında belirmiş durumda. İmamoğlu, şu an CHP’nin dış aktörlerine oynuyor, onlara çağrı yapıyor ve rüzgârı onların başlatmasını istiyor. Muhtemeldir ki oluşabilecek herhangi bir travma rüzgarı CHP dışı aktörler tarafından başlatılacak ve bu rüzgarı arkasına alabilen siyasal aktör, CHP’deki dönüşü ve sonrasında gelebilecek olan değişim sürecini başlatabilecektir. Çünkü CHP içi aktörlerin, kral çıplak demesi artık mümkün olmamakla birlikte, statülerini kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalan üyelerin kralın ne giydiği dahi umurlarında değildir. Kabine kuramayan, CHP içi önemli aktörleri milletvekili yapmayan lakin buna rağmen desteklerini de kaybetmek istemeyen Kılıçdaroğlu’nun bu aktörleri yanında tutacağına da kati gözle bakılıyor. Zaten çıkarların örtüştüğü bir seçkinler politikasının tarihte de birbirleri ile çatışması asla olmamıştır, zaten bu saatten sonra CHP içinde bir seçkinler arası bir çatışmanın olması da mümkün değildir.”

Bakmadan Geçme