Merve Dizdar da bizim gemide

Merve Dizdar 73'üncü Cannes Film Festivali'nden ‘en iyi kadın ödülü’ ile döndükten sonra da ikiye bölündü millet. 

‘Sonra da’ diyorum, çünkü bir süredir bölünmeye pek meraklı bir millet haline geldik, ardı arkası kesilmiyor.

Eleştirenlerin odağında Dizdar’ın ödülünü Türkiye’deki kadınlara adaması ve mücadele vurgusu var idi. 

Bir de kağıttan okumasına ‘başkasının yazdıklarını okudu’ yorumları yapılmış.

Eleştiri yapılabilir elbette ama önce bir dinlenir, sonra doğru değilse üslubunca yapılır. 

Sanki kadınlar olarak cinsiyetimizden dolayı haksızlıklara uğramıyoruz; erkeklere oranla daha fazla çalışmak, daha fazla mücadele etmek ama daha fazla susmak, daha fazla tahammül etmek ve en önemlisi de daha az şikayet etmek zorunda kalmıyoruz da, Merve Dizdar söylediklerinde haksız.

Üstelik de bunları yaşamak için çalışan bir kadın olmanıza gerek yok, ev kadını iseniz farkında olmadan daha fazla maruz kalıyorsunuz bütün hepsine. 

Evet, kadın olmaktan dolayı bazı avantajlarımız da var ama yukarıda saydıklarımın olmadığını da kimse söyleyemez. 

Bu gerçeği görmezden gelmek, kendinizden geçseniz bile kız çocuklarınıza kötülük yapmaktır.

Neymiş, mücadele edenlere vurgu yapmışmış. Yapabilir elbette. Merve Dizdar sizin gibi, siz de onun gibi düşünmek zorunda değilsiniz. 21 yıllık bir iktidara sahip çıkmak sizin hakkınız ise eleştirmek de onun hakkı. 

21 yıl süren bir iktidara karşı başka bir seçimin içinde olmayı ‘mücadele’ olarak tanımlamasından doğal ne olabilir?
Neymiş, bizi Batı’ya şikayet etmişmiş, bu sanatçıların hepsi böyle imiş.

Batı bizi bilmiyor sanki de, Merve Dizdar tüm kirli çamaşırlarımızı iki dakika süren konuşması ile ortaya döktü.

Biz Batı’nın kirli çamaşırlarını orada yaşamamamıza rağmen nasıl biliyorsak, onlar da bizi biliyor.

Etmeyin, eylemeyin…

Bir oyuncumuz dünyaca ünlü bir film festivalinden ödülle dönüyorsa bu, ancak alkışlanır, bununla ancak gurur duyulur.

Yılmaz Güney, Fatih Akın ve Nuri Bilge Ceylan’ın en iyi yönetmen ve senarist ödülü ile döndüğü bu yarışmada ilk kez bir oyuncumuz ‘en iyi kadın ödülü’ aldı. 

Bu insanlar bu toprakların hikayesini anlatıyor. 

Yerlilik ve millilik bahis konusu ise, bu da pek alâ yerliliktir, pek alâ milliliktir.

Yerli ve milli olan sadece üretilen teknolojik cihazlar değildir.

‘Türk sineması’ tanımı bile bunun göstergesidir. 

Yılmaz Güney’in Cannes’e ödül törenine gidebilmek için verdiği ‘mücadele’yi okumanızı öneririm. 

Batı sineması karşısında bizim bile zaman zaman aşağıladığımız, bayağı bulduğumuz filmlerimiz ve çalışmalarımız evrensel bir camiada ödül alıyorsa bu da bir ‘mücadele’nin ürünüdür.

Sinema bir endüstridir ve Batı’nın yere göğe koyamadığımız filmleri o endüstrinin gelişmesinin sonucudur. 

Merve Dizdarlar, Nuri Bilge Ceylanlar, Fatih Akınlar, Yılmaz Güneyler ödül alacak, oyuncularımız yurt dışı yapımlarda da boy gösterecek ki bizim sinema endüstrimiz de gelişsin. 

Endüstri iş olanağıdır. 

Türkiye’de her yıl sinema ve televizyon bölümlerinden binlerce öğrenci yetişmektedir. İşte o endüstri o çocukların iş kapısıdır. 

Zaten işsizliğin yoğun olduğu bir alanda, bu tür ödüllerle, sırf siyasilerin kamplaşmasına alet olup gurur duymamak, o kapıların kapanmasıdır.

Siyasiler oy zamanlarında sizi kamplaştırır ama Türk geleneğine uygun değil diye eleştirdiğiniz Aşk-ı Memnu dizisini bakanlık üzerinden diğer dünya ülkelerine satar. 

Öyle de olmalıdır. Çünkü endüstrinin kuralı budur. 

Eleştirirken neyi, neden eleştirdiğinizi unutmayın. 

Masumlar Apartmanı’nda bağrınıza bastığınız Gülben’i, Cannes kürsüsündeki konuşmasından dolayı yerden yere vururken bu düşüncelerin gerçekten size mi ait olduğunu yoksa siyasi propagandanın etkisi ile mi bu düşünceleri dillendirdiğinizi düşünün. 

Merve Dizdar’ın kürsüden söylediklerinden rahatsızlık duyuyorsanız, o rahatsızlık duyduğunuz şeylerin üzerini örtmeyi değil, şeylere karşı çözümün parçası olmayı deneyin.

Sorunu görmezden gelmek, sadece çözümü öteler. 

Unutmayın; aynı gemide olanlar olarak, ne sorunun ne de çözümün dışındasınız.

Teşekkürler Merve Dizdar, teşekkürler Nuri Bilge Ceylan, teşekkürler Fatih Akın, teşekkürler Yılmaz Güney ve niceleri...

SEÇİM BİTTİ NORMALE DÖNEBİLİRİZ

Son olarak, seçim bitti ve sonuçları memleket için hayırlı olsun. 

Bittiğine göre işimize gücümüze dönebilir, kamplaşmaları artık bir kenara bırakabiliriz...
 

Yorumlar 1
Jale Ahıskalı 29 Mayıs 2023 22:01

Her zaman ki gibi sevgili meslektaşım Selma Kara tebrik ederim muhteşem bir yazı olmuş

Yazarın Diğer Yazıları