Fakir Yılmaz

Unutma…

Fakir Yılmaz

Her satırında, sardığında tüm sıcaklığıyla, samimiyetiyle “seni seviyorum” diyen sevdiğin, istediğin, özlediğin, arzuladığın senden uzakta veya yakınında yoksa bile hep seni düşünen o sevenin değerini bil...

Hatta onun da sevdiğini bildiğin halde bir anlık dedikoduya, söyleme duygulara teslim olup,  zaman zaman yaşanan gel gitlerle saçma tavırlar içine girip, bir anda senden kaçmak istese bile ona olan sevgini, saygını, duygularını sakın saklama...

Ve o bakıp geçse de, duyup sağır gibi davransa da, sen ona olan sevgini hiç kurumayan bir çağlayan misali hep anlat, yaz, dök, coştur...

Aksi, senin ya da sadece onun saçma sapan salakça tutum, tavırlarınız ikinize de zarar verecek, üzecek...

Bu nedenle;

Sakın güzel sevgi dolu duygularını iç dünyanın karanlık köşesine itip, köreltme...

Çünkü üzülen kalbinin emriyle o köşeye dökülen gözyaşları gün geçtikçe onu düşünmekten demiri, mermeri bile eriten aside dönüşür...

Ve o asit damladıkça gönlü onunla yanıp tutuşan seni her gün yavaş yavaş eritir... Bilesin...

Bu nedenle,

Sakın “seni seviyorum”, “seni özlüyorum” diyeni hafife alma...

Yaşanmışlar gibi yaşanmadı say aptalca tutumları.

Çünkü o seviyorsa az olsun sevdiğine inanıyorsa bir gün seni düşünmekten gözlerinden akan yaşları ya beddua olur ya da okyanus olup, tsunamiye döner ve beklenmedik bir anda her şeyi alt üst eder...

Ettiğinde de tüm güzellikler yok olur...

Bu nedenle eğer seviyor ve istiyorsan vazgeçme derim...

Çünkü onla olmazsa da en azından gönlüne düşenle sevişir ya da savaşır; işte böyle şair olur, şiir yazar, en azından, bir an da olsa nefes alırsın...

Ve onun seni anlayacağı güne kadar onu düşünüp, bîtap düşen göz yaşların asite dönse de, gönlünü eritse de, o güne kadar boğulmazsın...

Ben, sabah uyanıp giyinmeden yaşadıklarımı anlatması için yazmaktan bîtap düşüp ağrıyan parmaklarıma rağmen şimdilik öyle yapıyorum...

Çünkü seviyorsam, istiyorsam, sevdiğimi haykırıyor, umudumu yitirmiyorum...

Çünkü biliyorum ki; umut bittiğinde her şey biter.

Not: Bu yazı; 2 Haziran saat 07'de başlamış, 08.05 ancak bitmiştir…

İçi, anlamı dolu diye anladığımız ve sizinde her satırını okurken ne anlattığını anlamanızı umuyorum...

Ha yine unutmadan bu yazı cep telefonunun mesaj bölümüne yazılan, yazılırken “iki elim kanda olsa da gelirim, yaparım” diyen ve o elleri tutan kolları sabah sabah bir hayli yoran bir yazıdır...

Ve o yazıyı yazan  gazetecinin sabah sabah düşündükleriyle uyanıp, yatakta ele aldığı bu yazı gününüzün, sevdiklerinizin rotası olması umuduyla...

Yazarın Diğer Yazıları