'Çok zorlu süreçler yaşadım değinmek istemiyorum'

Ağrı Doğubayazıt Belediye Başkanı Yıldız Acar Bülten TV'ye konuştu... (Röportaj: Selma Kara)

'Çok zorlu süreçler yaşadım değinmek istemiyorum'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yıldız Acar, Ağrı’da Doğubayazıt ilçesinin belediye başkanı. 31 Mart seçimlerinde HDP’nin adayı olarak göreve geldi. Ardından, Temmuz 2020’de partisinden ayrıldı ve şimdi yoluna bağımsız bir belediye başkanı olarak devam ediyor. Henüz 32 yaşında ve ilçe tarihinde özellikle alt yapıya dair önemli çalışmalar yaptı.

Yıldız Acar, bağımsıza geçtiği süreçten sonra kendisi hakkında halka yanlış bilgilendirmelerde bulunulduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Çok değinmek istemiyorum.” Gazetecilik etiği gereği ‘off the record’ isteklerini yerine getirmeye mecburuz. Ancak, değinmek istememek de aslında yaşadığı süreci tanımlaması açısından iyi bir özet.

Benim için onun dikkat çeken iki özelliği var; ilki kadın olmanın zor olduğu bir bölgede ‘kadın başkan olmak’, ikincisi HDP’nin baskın olduğu bir bölgede bağımsızdan devam edecek cesareti gösterebilmek. Ancak röportaj esnasında öne çıkan bir başka şey daha vardı ki; o da, son 20 yıl halkın rızaen verdiği oylarla HDP’nin yönettiği bir ilçede halen daha kanalizasyon bulunmayan mahallelerin olmaması, alt yapı sorunlarının giderilmemiş olması… Acar, bu durumu da, “Göreve geldiğimde hayâllerim suya düştü.” diye özetliyor.

Yıldız Acar ile tüm bu konuları konuştuğumuz röportajın detayları şöyle:

“İLK SEÇİLDİĞİMDE BU LİSE ÖĞRENCİSİ BİZİ NASIL YÖNETECEK DEDİLER”

Bölgede kadın olmak zaten zor siz bir de başkanlık yapıyorsunuz. Nasıl tanımlarsınız bölgede kadın başkan olmayı?

Bölge her ne kadar yüzde 80 kadın eliyle yönetilmiş olsa da, o eril siyaset ve erkek egemen yapı bir türlü kadın yöneticiliği ve kadın yönetimini kabul etmedi, sürekli reddeden konumundaydı. Bu da bizim için büyük bir engel teşkil etti. Ayrıca sınır ticaretinin olduğu bölgelerde kadın olmak ayrıca bir dezavantaj. Bölgemizde tek ekonomik gelirimiz sınır ticareti. Haliyle kadınların ekonomik özgürlüklerini geliştirebilecekleri bir istihdam ortamı yok. O anlamda da erkekler sadece sınır ticaretiyle uğraşan olarak; yediren, içiren, doyuran olarak dövme ve sövme hakkını kendilerinde bulabiliyorlar. Bu nedenle bölgenin kadınları gerçekten çok zor bir coğrafyanın kadınları aslında. Bunun yanı sıra burada bir kurumu yönetmek; hele hele belediye gibi zorlu bir kurumu yönetmek gerçekten çok zor. Çünkü burada erkekler kendi koltuklarını kaptırmak için kadına çok fırsat vermezler. İlk seçildiğim zaman da bir lise öğrencisi bizi nasıl yönetecek diye bir adlı vardı ve bana birçok dayatmalarda bulundular.

“DAYATMALARA MARUZ KALDIM”

Ne gibi dayatmalar?

Yıllardır burada belediyenin kaynaklarını kendileri için kullanan bir kesim vardı. Tekelleşmiş bir yapı vardı ama biz tekere çomak soktuk ve düzeni değiştirdik. Var olan standartları değiştirdik ve aklınıza gelebilecek her konuda alternatif ürettik. Bu alternatiflerden dolayı o düzen ve standartlar bozuldu. Yerine yenilikçi bir yönetim anlayışı ortaya çıktı.

Örneğin?

Örneğin ilk geldiğimizde belediyenin yol çalışmalarını yapan bir firma vardı ve yüzde 3’lük kırımlarla iş alırlardı. Bizim dönemimizde ihalemize 12 firma katıldı ve yüzde 46’lık bir kırımla işi aldılar. Şu anda Doğubayazıt’ın genelinde yol çalışması söz konusu ve belki de Doğubayazıt’ın 110 yıllık tarihinde ilk kez bu kadar detaylı ve kapsamlı çalışmalar yapılıyor. Bu kırımlarla belediyemiz ve halkımız kazanıyor. Sonuç olarak halktan aldığımız vergilerle burayı çekip çeviriyoruz. O anlamda da halkımıza bu kazanımları kazandırdığımız için çok mutluyuz. İşte tam da bu noktada tekerine çomak soktuğumuz gruplar, kesimler bize karşı cephe oluşturdu fakat bunlar boşa çıktı. Çünkü halkımız her şeyi görebiliyor. Özellikle Doğubayazıt’ta kadın desteği çok fazla var, bütün kadınlar beni çok seviyor. Bu anlamda da burada bir belediye başkanından ziyade kadın temsilini gücünü kanıtlamış olduk.

Bir gün belediye başkanı olurum diye bir düşünceniz var mıydı?

Bunu hiçbir zaman düşünmedim. Ama 7 yaşından beri halka hizmet, insanlığa hizmet, canlara, doğaya, ekolojiye olan saygımdan dolayı onlara bir katma değer katmayı, hizmet etmeyi her zaman hayâl etmişimdir. Bu bir belediye eliyle mi olur, başka bir meslek eliyle mi olur, bunlar sonuçta amaca ulaşmak için kurgulanmış olan araçlardır.

Süreç sizi nasıl buraya getirdi?

Aslında ben İl Genel Meclis üyeliğine başvurmuştum. Doğubayazıt’ta kadın belediye başkan adaylarının sayısı az olduğu için HDP Genel Merkezi’nden bana, kadın adayların sayısının fazla görünmesi amacıyla havuzda bulunmama dair bir öneri geldi. Ben de kabul ettim bu öneriyi. Daha sonra Genel Merkez’den bağımsız bir ön seçim gerçekleştirildi. 18 aday içinde ben de vardım. Burada halktan en çok oyu ben alarak aday olmaya hak kazandım. 2014 yılında İl Genel Meclisi üyesi seçildiğimde sürekli köyleri geziyordum. Sık sık sahaya çıkıyordum o nedenle de beni çok iyi tanıyorlardı.

“HALKI HAKKIMDA YANLIŞ BİLGİLENDİRDİLER”

Daha sonra bağımsıza geçtiğiniz süreçte vatandaşın bakış açısı itibariyle bir potansiyel kaybı yaşadınız mı?

Geçiş süreçlerinde her zaman bir sıkıntı yaşanır. Yüzde yüz sorun olmadı demek çok reel olmaz. Bu süreçte çok zorlu dönemler yaşadık. Çok değinmek istemiyorum. Bu süreçte halkımız yanlış bilgilendirilmişti. O yanlış bilgilendirmeden dolayı bir potansiyel düşüşü yaşadık. Fakat ben yine onlardan kopmadım, gerekirse kovulduğum yere üç kere gittim. Beni yanlış anlattıkları yerlerde beni tanımayan insanlar on kere gittim, kendimi anlattım. Amacımın siyaset olmadığını, belediyelerin siyaset üstü ve hizmet için var olan kurumlar olduğunu halkımıza anlattık. İnsanların dili, dini, ırkı, siyasi ideolojisi ne olursa olsun herkese eşit mesafede hizmet etmek amacında olduğumu anlattım. Doğubayazıt’ın çocuğu olarak da bu çözümlemelerim, tespitlerim çok çok yerinde. Çünkü benim de çukurlara ayağım giriyordu, her gün çamurlu yollarda yürüyordum. Ben de kanalizasyonu, alt yapısı olmayan bir şehirde yaşıyordum. Şehrimi iyi tanıdığım için kendimi halkıma anlatabildim. Ve pratikte gördükleri şekilde şehrimizin potansiyelinin üzerine çıktık. Halkımıza gösterdikleri teveccüh için teşekkür ediyorum.

“BAĞIMSIZA GEÇTİKTEN SONRA DAHA RAHAT HAREKET ETTİM”

Potansiyelin iki, üç katına çıktık derken, bağımsıza geçtikten sonra daha mı kolay yürüdü işleriniz?

Ben her zaman belediyelerin rahat bırakılması gerektiğini düşünürüm. Demokratik toplumlarda belediye müdahalelerin olmaması gerekiyor. O anlamda bağımsız olunca tabi ki, daha rahat hareket edebiliyoruz, oy kaygısı yok, şunu mutlu edeyim bunu mutlu kaygısı yok. O nedenle de tabi ki eliniz daha güçlü oluyor. Hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese eşit mesafede yaklaştığınızda daha rahat karar verebiliyor ve daha rahat hareket edebiliyorsunuz.

“HER KESİMDEN İNSAN ÇAYIMI İÇMEYE GELEBİLİYOR”

Peki dışarıdan bakış açısı nasıl şekillendi? Örneğin HDP’nin karşısındaki bir seçmen size daha rahat mı yaklaştı bu süreçte?

Tabi ki. Bir kere bütün halk bu kurumun, ortak ihtiyaçlarının giderildiği kendi evleri olduğunu fark etti. Artık herkeste; ‘Bu kadın din, dil, ırk, siyasî parti gözetmeksizin herkesi dinliyor, herkesin sorunlarını çözmeye çalışıyor ve biz de gidip bir çayını içelim.’ diyebildiler.

"KİMSEYLE SİYASÎ BİR SORUNUM YOK"

Peki, eski partinizin size karşı tutumu nedir? Herhangi bir düşmanlık besleyici tavır söz konusu mu, bunlar sizi zorladı mı?

Açıkçası bizim hiç kimseyle siyasî bir sorunumuz, hiç kimseyle bir sorunumuz yok. Buradaki herkes, her birey benim kardeşimdir; annemdir, babamdır, ablamdır, abimdir. Herkesi seviyorum, herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. O yüzden de kimseyle bir sorunum yok.

Konuşmanız esnasında belediyelerin siyaset üstü kurumlar olduğunu ifade ettiniz. Gerçekte iş böyle mi?

Bu, ne olursa olsun biraz da kişiye bağlı. Kişi seçildikten sonra siyasî kimliğini bir kenara bırakıp hizmet rozetini takması lazım. Ancak böyle olursa gerçekte de bu durum kendini gösterir.

“GÖREVE GELDİĞİMDE HAYÂLLERİM SUYA DÜŞTÜ”

Peki, göreve geldiğiniz günden bu yana ne yaptınız Doğubayazıt için?

Benim seçim sürecindeki hayalim turizmle, bilim, sanat, kültürle, edebiyatla ilgili çalışmalar yapmak, madde bağımlılığıyla mücadele etmek için gençleri spora yönlendirecek faaliyetlerde bulunmaktı. Ama seçilip geldikten sonra hayallerim suya düştü çünkü bir enkaz devraldık; suyu, kanalizasyonu, yağmur suyu gideri, yolu olmayan, 1kilometre bile asfaltı olmayan bir şehirle baş başa kaldım. Bunlar halkın temel ihtiyaçlarıydı. Temel yaşam koşullarını düzene koymamışken, kültürle, bilimle, sanatla, turizmle uğraşmak halka haksızlık etmek olurdu. O anlamda ilk geldiğimizde yaklaşık 70 kilometre asfalt döktük. Bu, ilçe için çok iyi bir rakam. Onun yanı sıra 9 milyon değerinde satıh kaplama ihalesi yaptık. Bu da ilçede ilk kez yapılan bir uygulama oldu. 250 bin metrekareye yakın parke taşı döşemesi gerçekleştirdik. 5 buçuk yıldan bu yana ilçenin yüzde 52’sinde asfalt, parke döşeme ve satıh kaplama yaparak halkın ayağını çamurdan kurtardık.

“51 MİLYON BORCU 15 MİLYONA DÜŞÜRDÜK”

Geliri sadece halktan alınan vergilerden mi sağlıyorsunuz, bu çark nasıl dönüyor?

Bir belediye başkanı belediyeyi kendi evi gibi görüp boşa akan muslukları kapattığı zaman havuz dolar. Biz burayı 51 milyon borçla devraldık. Şu anda 15 milyon borcumuz var, dünya kadar da iş yaptık.

Yani israfı önlediniz.

Kesinlikle. İlk seçildiğimizde sadece aylık yakıt gideri 650 bin civarında iken, bugün o kadar çalışmaya rağmen 150, 200 bin TL arasında gidip geliyorsa bu ciddi bir kazançtır. Biz oradaki israfın önüne geçerek, o muslukları kapatarak havuzumuzu doldurduk.

“YOL HEDEFİMİZİN YÜZDE 50’SİNİ BAŞARDIK”

Yoldan bahsetmişken kentimizde hiçbir yağmur suyu hattı yoktu. Bir damla yağmur bile yollarda göletler oluşturabiliyordu. 7 milyonluk bir ihale ile bütün şehrimize yağmur suyu hattını döşedik. 20 yıl önce kurulmuş Sarıgül Mahallesi’nin hiç kanalizasyonu yoktu, orayı pilot bölge seçtik, oranın da kanalizasyonunu bitirdik. Orayla birlikte şehir genelinde kalmış olan parça parça kanalizasyon işlerini de tamamladık. Yani, yol hedefimize ulaşmadıysak da yüzde 50’sini başardık. Yağmur suyu ve kanalizasyonun neredeyse yüzde 100’üne ulaştık. Aynı zamanda AB’ye sunduğumuz alt yapı ile ilgili proje kabul oldu. Bu projeyle 5 mahallemizde yağmur suyu, kanalizasyon ve arıtma tesisi konusundaki sorunları gidereceğiz. Kanalizasyon suları dışarı bırakılıyor ve bu da ekolojiye büyük bir zarar veriyor. Bu nedenle arıtma tesisi şehrimiz için büyük bir kazanımdır.

“21. YÜZYILDA TEMEL BELEDİYECİLİK HİZMETLERİ İLE UĞRAŞMAK ÜZÜCÜ”

Bir şey dikkatimi çekti; bu bahsettiğiniz işler temel belediyecilik işleri. Burada uzun yıllardır HDP’li belediye başkanları seçildi. Demek ki halk teveccüh gösterdi de seçildiler. Ama manzara da ortada. Aynı oyu veren halk hiç karşı çıkmamış mı; siz neden bize kanalizasyon, yol getirmediniz dememiş mi? Öte yandan siz nasıl bunun dışına çıkabildiniz?

Açıkçası bunu halka sormak lazım. Halk bugün bana rahatlıkla hesap sorabiliyor ve hizmet isteyebiliyor. Herkes artık bir çalışmanın olduğunu görünce, benim kapıma da hizmet gelsin diyebiliyor. Bu da insanı mutlu ediyor ama bir yandan da üzüyor. Çünkü 21. yüzyılda halen daha bu sorunlarla uğraşmak gerçekten üzücü.

Peki, başka neler yaptınız Doğubayazıt için?

Seçim sürecinden bugüne kadar kentin kadınlarına dokunmak istedik. Kentin kadınları kamusal alanda yer almalı ki, toplumu değiştirip dönüştürebilsinler. Toplumlar medeniyetler seviyesine ancak kadınlarla ulaşılabilir. O anlamda yaptığımız mahalle toplantılarında kadınlarla istişare edip bir Kadın Emek Pazarı oluşturduk. Burası 18 dükkandan oluşuyor. Burada her mahalleden oluşturulan kadın grupları, kendi ürettikleri ekolojik ve doğal ürünleri pazarlayabiliyor. Sattıkları ürünlerin parasını da akşam grup üyeleri arasında bölüştürüyorlar. Bu şekilde bütçelerine bir katkı sağlamış ve ekonomik özgürlüklerini ellerinde buluşturmuş oluyorlar. Cezavi’nde bir bekleme salonu inşa ettik. Amacımız tutuklu ve hükümlü aileleri soğuk ve sıcaktan etkilenmemesiydi.

“İLÇEMİZE KENT ORMANI KAZANDIRIYORUZ”

- Kentimizin önemli sorunlarından biri yeşil alan sorunuydu. Peyzaj çalışmalarımızı yaptık ve 2 bin civarında ağacı kentimize kazandırdık. 10 milyon TL’ye de Kent Ormanı kuracağımız bir alanı satın aldık. Gelecek yıl bizim de artık bir kent ormanımız olacak. İnsanlar oraya gidip güzel vakit geçirebilecekler. Çünkü hafta sonu çoluğunu çocuğunu gezdirebilecekleri hiçbir yer yok. İnsanlarımı bu ihtiyacını karşılamak için Iğdır’daki ormanlara gitmek zorunda kalıyorlar.

- Tabi, yine şehrimizi ışıklandırmamız gerekiyordu. Bir şehrin alt yapının yanı sıra makyaja da ihtiyacı var. Şehir genelinde led ekranlar, ışıklandırmalar, kendi bölgemizin kültürel ve tarihi değerlerini anlatan ışıklandırma sistemleriyle şehrimize canlılık getirdik.

- Ahmedi Hanî şehrimizin önemli bir kültür değeridir. Filozoftur, önemli bir dinî figürdür. Kürt dili ve edebiyatı açısından önemli bir şahsiyettir. Seçimde bir sözümüz vardı; Ahmedi Hanî parkına onun bir siluetini inşa ettik. Onunla da kalmadık Ahmedi Hanî şelalesi ve saat kulesini inşa ettik. Ona olan borcumuzu bu şekilde yerine getirdik.

- Bütün dezavantajlı gruplar için güneş enerji panelleri oluşturduk. Dul kadınlar, yaşlı çiftler, engelli bireylerimizin olduğu evlere güneç enerjisi paneli kurarak onların elektrik faturalarını düşürüp günün 24 saatinde sıcak suya erişimlerini sağladık. 200’e yakın aileye desteğimiz oldu. Gelen başvurulara binaen çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 5 yıllık süreçte de her başvuruyu değerlendirmeye devam edeceğiz.

“DOĞUBAYAZIT’A 4 FABRİKA GETİRECEĞİZ”

Şu anda görüştüğüm birkaç fabrika var, onları buraya getirmeye çalışıyorum. Çakmak, eldiven, top, bisküvi fabrikası. İşletmeleri buraya taşımaya çalışıyoruz. Keza Doğubayazıt’a bir Tekstil Kent kuruluyor. Orada da yine 5 firma, yaklaşık 2 bin 500 kişiyi çalıştıracak. Bunların tamamının  da kadın olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda Kültür, Sanat ve Bilim Binası oluşturacağız. Çocuklarımız sanatla, kültürle buluşacak, galaksiyi tanıyacaklar. Burası 2022 yılında tamamlanacak. Çarşı merkezinde sebze ve meyce toptancı hali 40 yıl önce yapılmıştı. Buradaki görüntü kirliliği çok rahatsız ediciydi, biz de Toptancı Sebze Hali’ni Sanayi Bölgesi’ne taşıdık. Ve şu anda 6 milyonluk bir ihale ile orada modern bir sebze hali oluşturduk. Oranın şehir merkezindeki eski yerine de Kültür, Sanat ve Bilim Binası için kullanacağız. İhalemizi kışın yapıp, ilkbaharla birlikte burası için kolları sıvayacağız.

“İŞ İNSANLARI ARTIK BURAYA YATIRIM YAPMAK İSTİYOR”

Bu fabrikaların güvenlikle alakalı bir kaygıları var mı?

Açıkçası öyle bir kaygıyla karşılaşmadık. Bana yansıyan bir şey de olmadı. Ama artık çok olumlu gelişmeler var; iş insanları buraya yatırım yapmak istiyor. Çünkü ciddî bir potansiyel var. Bugüne kadar kentimizin iş insanları Batı’ya yatırım yapmış. Artık kendi memleketlerine bir nebze de olsa fayda sağlamak istiyorlar. Buradan kendilerine çağrıda bulunmak istiyorum, toplumsal sapmanın önüne geçmemiz lazım; bunu elbirliğiyle yapmamız lazım.

Bir sonraki seçimde tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz?

Bir kentte sorunlar hiçbir zaman bitmez. Hele hele o kent Doğubayazıt ise hiç bitmeyecektir. Siyasî bir kaygım ya da hesabım yok. Sadece halkımın bana verdiği bu 5 yıllık sürede onlara layık olmaya çalışıyorum. Ondan sonraki süreçte de aday olmayı şimdilik düşünmüyorum.

Bakmadan Geçme