Son olarak Ankara'da yaşanan yağmur ve sel felaketinin ardından dört kişinin ölümüne neden olan alt yapı sorununun bir türlü çözülemediği ülkede, bırakın sağları ölenlere bile yer yok.
'Taşı toprağı altın' denilerek akın akın gelinen İstanbul başta olmak üzere 81 kentin il, ilçe ve köylerinin alt yapıları halâ 1960'lardan kalma.
Halâ asbest borularla içme suyunun ne kadar sağlıklı olduğu tartışıla dursun bu suların kirlenip, fabrikalardan gelişi güzel aktığı, kanalizasyon olduğu gibi deniz ve derelere dökülürken tüm hızıyla üst yapılaşma da süratle devam ediyor.
Ve günde ortalama 250/300 kişinin hayata göz yumduğu İstanbul ve diğer kentlerde Millet Bahçesi yaparak sağlara hayat vereceklerini vaat edenlerin yani mevcut iktidarın, sözüm ona basının 'Dostlarımız, Arkadaşlarımız' dedikleri ile yerelde iktidar olanlar ölüyü bile gömemediklerinden bîhaberler.
Çünkü yaşamın bir hayli zorlaştığı ülkenin en büyük metropolünde ölenlere yer yok. Zira ölü gömecek mezarlık, yani toprak yok İstanbul'da...
Dendiği gibi taşı/toprağı gerçekten altın olan İstanbul'da yaşamak gibi ölmenin de bir hayli zor olduğunu anladığım bir yakınımın, dayımın nereye gömüleceğini düşünüp, yer ararken dinin emri ve insan, çevre sağlığı dolayısıyla hemen gömülmesi gerekir denen ölüler bir gün ya da birkaç gün morglarda beklerken aileleri de yarı ölü halde yer ararlar kaybettiklerine.
Rant uğruna, şimdi de zaten doğal park ve bahçe olan İstanbul/Aydos ormanlarına 'Millet Bahçesi Yapıyoruz' diyerek Atatürk Hava Limanına olduğu gibi dozerler sokulması ise doğayı da insan gibi öldüren bir olay.
Kısacası başta yereldeki belediye başkanlarına, meclis üyelerine olmak üzere iktidara bir soru sorarak yazımıza son verelim: her fırsatta eski yönetimleri suçladığı ve beklenen hizmetlerin verilemediği bu ülkeyi idare ediyorum diyenler siz ölülerinizi nereye gömüyorsunuz?
Yoksa, 'yaşaması da zor ölmesi de zor' olan bu ülkede vatandaş ölüsünü gömemezken, siz ölülerinize de mi torpil yaparak, kendinize sakladığınız toprağa mı gömüyorsunuz?!
