Şiir evrenini genel olarak geleneksel ve dinsel bir çizgide şekillendiren Sezai Karakoç, daha sonra kısmen de olsa mitolojiden ve Batı şiirinden de beslenerek, yazınsal verimler ortaya koyDU. Batı veya Doğu ya da tüm kavramlar onun şiirlerinde İslam’ın süzgecinden geçen bakış açısıyla yansıtılır. Yoğun imge sağanağı, Karakoç’un şiirlerine egemendir. Şiirinin, dil ve imge aracılığıyla gerçekliği yoğunlaştıran, en özlü ve en az söze indirgeyen bir anlatımı vardır. Şairin en sevilen ve bilinen şiiri ise ‘Mona Roza’

‘Mona Roza’şairini geniş kitlelere tanıttı ve 50 yıl boyunca kitap haline gelmemesine rağmen, fotokopiyle çoğaltıldı, yüz binlerce insan tarafından okunarak bir rekora imza attı.

İŞTE O ŞİİRİN HİKAYESİ

Kıtalarının ilk dizelerinin ilk harfleri ile “MUAZZEZ AKKAYAM” yazan şair, tek gül anlamına gelen Mona Roza ile sevdiğine seslenir. Rivayete göre Sezai Karakoç üniversite zamanında okuldaki arkadaşı Muazzez Akkaya’ya sevdalanır. Kendisine dair çekinceleri olan Sezai Karakoç bir türlü cesaret bulup aşkını itiraf edemez. Bir gün bu zinciri kırmayı başaran Karakoç reddedilir ve çok üzülür. Ardından okullar tatil olur ve Muazzez Hanım Geyve’de yazlıkta kalmaya başlar. Karakoç tam karşısında bulunan yazlığın bahçesinde işe başlar ve Muazzez Hanım’ı izleyerek geçirdiği günler de başlamış olur. Her gün şiirler yazdığı Muazzez Hanım’ın yanına dahi yaklaşamayan Sezai Karakoç mezuniyet töreninde Mona Roza şiirini okur. Tam karşısında Muazzez Hanım bulunan Karakoç bu şiiri orada bulunanların ısrarları üzerine 3 kez okur. Karakoç, sahneden inmek üzereyken koşarak yanına gelen Muazzez Hanım teklifinin geçerliliğini sorar. Sezai Karakoç’un verdiği cevap ise , “Senin aşkın artık benimkine yetişemez, hayır.” ‘dır. Bu cevabın üzerine Muazzez Hanım bayılır.

Şiirin ilk kıtası ise şu şekilde

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadi kirik kus merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller