Selma Kara yazdı: Hakkari'ye de gidilir, Doğu'ya da... Durmayın gidin...

Bülten TV Genel Yayın Yönetmeni Selma Kara yazdı: Hakkari'ye de gidilir, Doğu'ya da... Durmayın gidin...

Selma Kara yazdı: Hakkari'ye de gidilir, Doğu'ya da... Durmayın gidin...
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Evvelki gün bilindiği üzere, Redbull Türkiye Pazarlama Müdür Ozan Eyiboğa, Hakkari'nin dağlarına gidip video çekerek kenti tanıtmak isteyen bir dağcıya, “Kaçınmanız gereken tek şehir Hakkari.” diye yanıt verdi.

Dağcı ile Eyiboğa arasındaki yazışmaları sosyal medyada paylaşan ise Hakkarili Dağcılık Antrenörü İskender Kahraman idi.

Sonra bu olay kartopu gibi büyüdü. 

Sonuçta RedBull bu kez kanatlandıramadı...

Dün akşam ‘Doğu Bülteni’ programında bu konu özelinde Hakkâri’yi konuştuk.

Konuklarımız Hakkâri Valisi İdris Akbıyık, Hakkari Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hakan Taş, Bülten TV Van Muhabiri Erhan Ağurlu, Ardahan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Fakir Yılmaz, Şırnak Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti Başkanı Halil C. Azizoğlu, Dağcılık Antrenörü İskender Kahraman ve dağcı, akademisyen Ebru Caymaz idi.

Caymaz, sosyal medya hesabından Hakkari’yi de, Doğu’daki sınır köylerini de tek başına gezdiğini, ne güvenlik ne de taciz olayına denk geldiğini paylaşıp RedBull’un söz konusu açıklamasını kınamıştı. Bunu haberleştirmesek olmayacaktı.

Bölgenin güvenilirliğine dair, bir kadın dağcının bu söylemleri en güzel kanıt olarak görünüyordu.

Caymaz’ın tanıklıklarına gazeteci olarak ben de tanık olduğum için kendisini iyi anlayabiliyorum.

Bir kadın gazeteci olarak en rahat çalıştığım bölgenin Doğu Anadolu olduğunu her yerde, her fırsatta dile getiriyorum.

İlk olarak 3 buçuk yıl kadar önce bir National Geographic projesi için sınır köylerini dolaştığım zaman fark ettim bunu.

Sayın Caymaz’ın ifade ettiği gibi, okumuş yazmış kadınlara “Hoca Hanım” diye hitap ettiklerini, sizi doğrudan cinsiyetiniz üzerinden değerlendirmediklerini ben de biliyorum.

Doğu Anadolu, halen daha tahsile, “hocalık” makamına önem veriyor. Yani öğreten ve bilen bu topraklarda halen daha kıymetli. Ona, üzerinden para kazanabilecek bir meta olarak değil, bir “değer” olarak yaklaşıyor. Okuyup yazmışa saygısı, “Hoca” diye hitap edişi de bundan.

Kadına ise başka türlü saygısı var.

Diyeceksiniz ki, ekranlarda gördüğümüz töre cinayetleri vesaire nedir?

Dünkü olaydan pay biçin onu da, ayağını bir kere bile Hakkari’ye basıp basmadığımızdan emin olmadığımız biri, o ekranlarda izledikleri ya da önyargılardan dolayı o sözleri sarf edebiliyor da, oraları tek tek hem de “kadın başına” dolaşan Dağcı Caymaz tam tersini söylüyor.

Töre cinayetini elbette olumlamıyoruz. Kadının sosyal hayatta yerinin olduğunu da söylemek çok zor. Ancak Doğu’nun okuyup yazan kızları gayet sosyal, bilindiğinin aksine gayet modern ama geleneklerine de bağlı.

Dünya üzerinde her doğrunun referansı olarak kendini atfeden Batı gerçeği, memlekette de var. Memleketin Batısı kendini her doğrunun merkezi olarak konumlandırıyor.

"Doğru"nun -ki görecelidir- referansı olarak salt Batı'yı aldığınızda, Doğu’da gelenek olan bazı tavır ve tutumları masanızın başında filtre kahvenizi yudumlarken “gericilik” olarak yorumlarsınız elbette.

Ağrı’da tanıştığım başarılı bir akademisyen kadınla sohbet ettik.

Aslen Adanalı ve Çukurova Üniversitesi başta olmak üzere başka üniversitelerden çağrılıyor. Neden gitmediğini sorunca, kadın olarak Ağrı’da çok rahat çalıştığını söyledi.

Kendim de rahat çalışmama rağmen yine de şaşırdım ve nedenini sordum. Şöyle yanıt verdi: “Bana burada çok saygı duyuyorlar ve kadın olarak bakmıyorlar. Batı’da bu rahatlığı yakalamam mümkün değil. Kendi memleketim için de geçerli bu. Önce cinsiyetime bakacaklarını biliyorum. Ben de farklı düşünüyordum gelmeden ama burada kadınlar daha rahat. Köylerine kadar bildiğim yerler var. Bizim orada kadınlar çok ezilir, tarladan çıkmaz. Karadeniz deseniz öyle. Batı’da da dışarıda çalışmak zorunda. Burada bir tane kadının hayvan sağmaya gittiğini görmedim. Batı’dan bakınca bu kadar çocuk yapmak da olumsuz bir şey ama bu da buraların kültürü.”

Batı’dan bakıp da Doğu’yu kanatlandıracaklarını düşünenler, uzaktan bakmak yerine, tüm önyargılarınızı geldiğiniz yerde bırakıp varın bu topraklara. Tanıklıklarınızı ve önyargılarınızı karşılaştırın bakalım neler oluyor?

Annemin sözüdür: “Zengin komşudan, dosttan, akrabadan zarar gelmez.”

Yani memleketin Doğusu da Batısı kadar kalkınırsa, bundan kimse zarar görmeyeceği gibi toplu olarak hepimizin faydasına olur.

Şunu da belirtmem gerekir ki, 3 buçuk yıl önce belgesel çekimi için gidip gördüklerim sonrasında Doğu Anadolu’da ne yapabiliriz düşüncesinden doğan Bülten TV’yi kurduğum bu süreçte, bölgede güvenlik sorunu gerçekten kalmamıştır.

Ben son 3 buçuk yılı biliyorum. Öncesini bilenler daha ayrıntılı değerlendirmelerde bulunabilir. Ama bu kadar kısa zamanda bile halkın rahatlığı ayan beyan görülebiliyor.

Buraların tek sıkıntısı eski dönemlerden kalan önyargılar. Onları bertaraf etmek de biraz bizim -gazeteci meslektaşlarım, Ebru Hoca Hanım gibi kadın dağcılar vesaire- işimiz.

RedBull’a gelince; bir çalışanın söylemi, programda İskender Kahraman’ın da ifade ettiği gibi spora destekleriyle bildiğimiz bir firmayı elbette bağlamamalı. Zaten gerekeni yaptıklarını da biliyoruz.

Ama, 5-6 Şubat tarihlerinde, Hakkari’de düzenlenecek olan 4. Kar Festivali için belki bir sürpriz düşünebilir RedBull. Bu şekilde bir şerden bir hayır da doğabilir…

Bakmadan Geçme