Ödül: "Arı varsa, hayat vardır"

'Dünya Arı' günü dolayısıyla açıklamada bulunan Kars, Ardahan, Iğdır Bölgesi VHP Başkanı Ercan Ödül, yaşamın devamı için arı populasyonun korunması gerektiğini söyledi.

Ödül: &quotArı varsa, hayat vardır"
TAKİP ET Google News ile Takip Et

20 Mayıs tarihinin, 2018'den bu yana 'Dünya Arı Günü' olarak kutlandığını hatırlatan Kars, Ardahan, Iğdır Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Ödül, tozlaşmayı sağlayan arıların, dünyada canlı yaşamının devamı açısından önemli olduğunu ifade etti. "Arı varsa, hayat vardır." diyen Ödül, arı populasyonunun korunması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekti. 

"ARI POPULASYONU ARTIRILMALI"

Türkiye'de ve dünyada arı populasyonunun azaldığını kaydeden Ödül, söz konusu popılasyonun artırulması için kamu kurumları ve STK'lara önemli görevler düştüğünü dile getirdi. Kovan sayısının artırılmasının daha fazla tozlaşma sağlayacağının altını çizen Ödül, "Arılar yaşam demek, arı varsa hayat var. Hepimizin yaşamı, onların yaşamına bağlıdır. Onlarsız, yemeye alışkın olduğumuz ürünlerin çoğu tehlikeye girmektedir. Tozlaşma, bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlar. Yapılan gözlemlere göre, insanların besinlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçü arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmektedir. Günde 20 bin arı kovandan birkaç kez çıkarsa, her gün 20 milyon veya daha fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmaz aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltir. Arıların geleceği insanlığın geleceği demektir. Albert Einstein'nın 'Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır' değerlendirmesi, bu önemin ispatı niteliğindedir. Arı varsa hayat var demektir. Tozlaşma, bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlar. Yapılan araştırmalar, insanların beslenmesinde önemli bir yer tutan bitki türlerinin %75’i arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmekte olduğunu ortaya koymuştur. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmaz aynı zamanda ürün kalitesini de yükseltir." dedi.

"KOVAN SAYISININ YANI SIRA VERİMLİLİĞİ DE ÖNEMLİ" 

Kovid 4-19 pandemisi sürecinde, bağışıklık sistemine olumlu fayda sağlaması bakımından arı ürünlerinin kullanımının yaygınlaştığını söyleyen Ödül, Türkiye'de kovan sayısının yanı sıra verimliliğinin de artırılması gerektiğini vurguladı. Ödül, "Bu ürünlerin bakteri, virüs ve diğer enfeksiyonlarla mücadelede bağışıklık sistemimizin güçlenmesine katkı sağladığı bilinmektedir. Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 8 milyon kovan varlığı ile dünyada ikinci sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada altıncı sıralarda yer almaktadır. Fakat kovan başı verim bakımından ülkemiz dünyada 17'inci sırada yer almaktadır. Bir kovandan elde ettiğimiz bal üretimi şuan ortalama 13-14 kg olmakla beraber hem üretim mevsiminin uzun olması hem de çiçeklenmenin ülkemizde arıcılık için oldukça avatanjlı olmasından dolayı kovan başı ortalama üretim miktarımız 30 kilogram civarı olmalıdır.” değerlendirmelerinde bulundu.

"ULUSAL STRATEJİ OLUŞTURULMALI" 

Arıcılıkta bütüncül ulusal stratejilere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Ödül, sözlerine şöyle son verdi: 

"Hedeflenen miktarda bal ve diğer arı ürünleri elde edebilmek için Kamu, Akademi, STK'lar ve özel sektör işbirliği ile ulusal ve yerel arıcılık sektörel durum tespit edilmesi amaçlanmalı ve tespitler ışığında stratejiler ortaya konulmalıdır. Arı sağlığını tehdit eden onlarca hastalıkla mücadele amacıyla planlar hazırlanmalıdır. Ülkemizin yerel arı ırkları tespit edilerek tescillenmeli, tescil edilen ırklardan yüksek verim alabilmek için ıslah çalışmaları yapılarak kovan başı verim artışı sağlanmalıdır. Çiftçi-Arıcı koordinasyonu daha da geliştirilerek arı varlığı tehdit etmeyecek bir biçimde, bilinçli ilaçlama çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Arı yetiştiricilerinin düzenlenecek eğitim çalışmalarıyla teknik bilgi ve becerileri arttırılmalı ve arıdan alınan ürün sayısının arttırılması ile profesyonel arıcılığın önü açılmalıdır. Ülkemizde yerel arı ırkları arasında en değerlilerinden olan Kars, Ardahan bölgemize has Kafkas arı ırkının tescili 2004 yılında yapılmıştır. Bölge iklim ve coğrafyasına adapte olmuş, çalışkan ve uysal bu arı ırkı anatomik avantajları sayesinde nektarlardan en üst düzey faydalanması ile öne çıkar. Kafkas Arı ırkının ıslah çalışmalarına ivedilikle başlanması ve bu ırkın ülkemizin başka bölgelerinden bölgemize gelen arı ırkları ile karışmasının önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin alınması oldukça büyük önem arzetmektedir."

Bakmadan Geçme