Bayram İnan Özcan yazdı...

Bayram İnan Özcan yazdı: Şımarıklık

Bayram İnan Özcan yazdı...
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Şımarıklık insanın özgüveninin üst noktada olduğu ergenlik çağının alameti fabrikasıdır desek yeridir. 
Sadece akıl baliğ  olmayanların üzerinde güzel duracak olan bir urbadır ki kimse bu urbayı hayat boyu giyemez. 
Belli bir süre sonunda şımarıklık urbası üzerine olmaz çünkü. 
Şımarıklık deyince akla çocuklar gelir. Onların anlamlandıramadığımız, yersiz, tutarsız ve mantıklı bir hedefi işaret etmeyen bencil hal ve davranışlarıdır şımarıklık. 
Ebeveynler tarafından da hoş karşılanmayan, diğerleri tarafından da kınanan ama zamanla unutulacak bir yaftadır çocuğun üzerinde. 
Şımarıklık suç değil en fazla kabahat olabilir ki olgun kimseler bunun "kişilik oluşmasında çıkmış kalıcı olmayan bir süt dişi" olduğunu bildiklerinden ses etmezler.
Genel anlamıyla çocukların zaten şımarık olması bazıları için istenilen bi durumdur.
Çünkü toplumda şımarık, yaramaz çocuğun ileride olgun, ideal biri olacağından vehmedilir. 
Bundan murat edilen kasıt ise kişinin toplumdaki amatörlük döneminde -yani çocukluk dönemi diyelim- ileride sorun olacak şeylerin maketleriyle yüzleşmesi ve onlarla irtibat kurması süreci şımarıklık, yaramazlık, merak ve patavatsızlığın eşlik ettiği bir florada mümkünleşir.
Şımarıklık, insani olgunluk ve yetkinlikten bir geri kalış olduğu için çocukların istisna tutulması kaydıyla diğer yaş grubundakiler ve bir iddianın sahibi olanlarda bir aşağılama ifadesidir. 
Çünkü akıp giden hayatta belli bir yaşa eren kişinin bu yaşa koşut olarak belli bir yetkinlik ve olgunluğa ermesi gerektiği de kabul edildiğinden çocuklara mazur görülen bu sıfat kötü bir yetişkine yöneltildiğinde bir aşağılama anlamı taşır.
İnsan tarihinden, aidiyetinden ve öğrendiklerinden devşirdiği bilgileri yaşantısına tatbik ettiği oranda bir kıymet sahibidir. 
Yaşamın içinde doğrudan yahut dolaylı olarak öğrendiği bilgilerin işe yarayacak, topluma ve şartlara uyacak nispette oluşu hem toplumun ahengine bir katkıdır hem de insanın olgunluğuna bir yatırımdır. 
Fakat zamanın hızlı aktığı, doğru bilgilenme kaynaklarının tersyüz edildiği bir durumda insanlar bilgiden çok malumat sahibi olmayı yeğlediklerinden başkalarının üretip ambalajladığı hazır kalıp bilgi ve düşünceleriyle amel ettiklerinden kendilerini bir süre sonra allame-i cihan zannediyorlar. 
Bir rahlenin önünde onlarla birlikte ilim alan çağdaşlarının olduğu bir eğitim öğretim sürecinden kazanılan bir bilginin de sahibi olmadıklarından ve de hayatın içinde öğrendikleriyle sınanmadıklarından yaptıkları, ettikleri, dedikleri, eyledikleri hepsi suni sentetik arka plansız bir tutarsızlık örneği oluveriyor. 
Bir yaraya merhem olur düşüncesiyle söylenmemiş her bir söz, yapılmamış her bir eylem kibrin şarjöründe bir mermi oluveriyor. 
İşte yetişkinlere mahsus şımarıklık bu sahadan besleniyor. 
Sanayide bir üretim tarzı olan fasonculuk gibi insan ikişkilerinde de belli bir donanımın üzerine bina edilmiş özgün bir bakış açısı ve özgün bir ayıklama sonucu elde edilmiş orjinal bilgiler ve orjinal düşüncelerin olmadığı bu iklim de aynı fasoncu üretim tarzı gibi günü kurtaran, başkalarının defiyle eğlenen, yasıyla ağlayan sağlıksız ve ufuksuz bireyleri ve  bu bireylerin oluşturduğu toplumu vücuda getiriyor. 
Vaziyetinden bihaber birey ve toplumun nasibine ise  düşe düşe şımarıklık düşüyor.

Bakmadan Geçme