banner27

banner28

banner26

28.01.2023, 22:47

Gece yazısı… Nefes aldıkça yaşadığımızı sanıyoruz

Gece yazı mı olur demeyin; gece düşünce varsa yazı da vardır... 

Geçenlerde sosyal medyada, bir paylaşımda, ‘Hayatınızın son günü olsa ne yapardınız?’ minvalinde bir paylaşım vardı.

Paylaşımı yapan kişi, öleceğimizi bilsek ibadete sarılacağımızı, daha çok dua edeceğimizi söylemiş ve öleceğiniz günü bilmediğinize göre Allah’a yakınlığı neden ertelersiniz diye sormuş.

Düşündüm, yarın öleceğimi bilsem ilk aklıma gelen, söyleyemediğim şeyleri söylenmesi gereken kişilere söylemek olurdu.

Elbette bu bir pratik; gerçekte böyle bir şey olduğunda ne yapacağımızı kestirmek zor.

Sonra da, neden bunu öleceğim güne sakladığımı sordum kendi kendime.

Bir sürü yanıtı var ama sanırım en önemlisi, tepki görmemek, toplum içinde baş gösteren olmamak, uyumu bozmaktan kaynaklı tedirginlik, dolayısıyla biçilmiş kusursuzluğa uymak.

Yine geçenlerde bir meslektaşım ziyaretime geldi.

Bu aralar akademiyle uğraşıyor. Akademinin kendine ne kadar iyi geldiğini, kendini bulma yolunda bir kapı araladığını anlattı. Sonra da 60 yaşında bir unvan alıp daha sade ve kendi isteklerini yerine getirebileceği bir hayata evrilmek istediğinden söz etti. Kendisi 40’lı yaşlarında.

Ziyaretten sonradan beri düşünüyorum, 60 yaşımıza neye güvenip de hedef koyarız.

Bir güvencemiz yok da, içine düştüğümüz sorumlulukları bırakamayacağımıza olan inancımız çok büyük.

İçine düştüğümüz mü, düşmeyi tercih ettiğimiz mi buna karar veremedim. Zaten insanın bazı yanıtları vermesi zor, çünkü verirse gerçeğin farkına varacak. Gerçeğin farkına varınca da, sözüm ona rahatlığı bozulacak. Malûm, insan farkına varınca harekete geçmek zorunda hissediyor kendini.

Bu, içine düştüğümüz ya da düştükten sonra çıkmayı tercih etmediklerimizden dolayı, nefes almayı yaşamak sandığımızı fark ettim.

Sonra da karşıma, Prof. Dr. Ali Osman Gündoğan’ın 2019’da kaleme aldığı yazısı çıktı. Ali Osman Gündoğan Muğla Üniversitesinde Felsefe Bölüm Başkanı. Atatürk Üniversitesinde öğrenci iken, ders almışlığım vardı kendisinden.

O yazıda anların değerinden söz ediliyordu.

Hoca, yazısına, hayatın nasıl yaşanması gerektiğini ölmeye yaklaştıkça öğrendiğimizi iddia ederek başlamış.

Borges’in 85 yaşında kaleme aldığı ‘Anlar’ şiirinden yaptığı alıntı ile de görüşünü beslemiş. O şiirde Borges şunları söylemiş…  

 “Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde daha çok hata yapardım.

En önemlisi de, kusursuz olmaya çalışmazdım.”

Oysa hepimiz kusursuzluktan öleceğiz. Hele sosyal medyada bunun için harcadığımız çaba… O çabalarımız bir araya gelse atom parçalanabilirdi.

Peki ama ölmeye yaklaşmadan bunu anlamak mümkün mü?

40’lı yaşlardaki meslektaşımın söylediğinden de görüldüğü üzere pek mümkün görünmüyor.

Hele ki, sıradan bir ölümlü iseniz hiç mümkün görünmüyor.

Çünkü sıradan ölümlü iseniz görevleriniz vardır, o görevleriniz sizin kimliğiniz olur ve o görevlerinizi kusursuz yerine getirmek de ikinci en büyük göreviniz olur.

Görevlerinin kölesi olmuş sıradan ölümlülerin, görevleri dışında kalan zamanları yalnızca yaşamsal ihtiyaçlarını görebilecek kadar olduğu için, an falan düşünmeye de vakitleri yoktur.

Bazen an onu kovalayacak olur, ama o ana hapsolmaktan kaçar. Kaçar ki, gerçeğin farkına varıp da rahatı bozulmasın.

Görevlerimizin sunduğu illüzyon hayatlarımız içinde, bizi ana çağırabilecek tek şey sakin kalmak, dinmek ve bu durumlarda merceği uzağa alıp akıp giden anları izlemektir.

Ama görev dünyası bunu istemez çünkü sakin sessiz anlara bakıp izleyebilenler görev dünyasının kurallarını toptan reddedenlerdir.

Ne hazin… Nefes aldıkça yaşadığımızı sandığımız görevlerimiz var ve o görevlerimiz içinde, güya kurtuluş olarak kendimize belirlediğimiz zaman dilimleri; 60 yaş.

Ali Osman Gündoğan yazısında, kusursuzluk telaşından dolayı insanın kendi eliyle kendini öldürdüğünü ifade etmiş.

Onun ya da Borges’in ‘kusursuzluk’ dediğini ben ‘görev hayatı’ ya da ‘hayatı görev gibi yaşamak’ olarak tanımlıyorum.

Yaşar Kurt’un ‘Tahta Tekerlekler’ adında bir şarkısı var.

O şarkıda cesetlerin bazılarının yaşadığını söylüyor.

Sanırım, anların varlığının farkına varan sıradan ölümlülerden söz ediyor, yaşayan cesetler derken.

Peki, siz hayatınızın son günü olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız?

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 27 57
2. Eyüpspor 26 53
3. Sakaryaspor 27 49
4. Pendikspor 26 47
5. Keçiörengücü 27 47
6. Rizespor 25 46
7. Bodrumspor 27 42
8. Manisa FK 26 42
9. Boluspor 26 41
10. Bandırmaspor 26 40
11. Göztepe 26 38
12. Tuzlaspor 27 28
13. Erzurumspor 26 25
14. Altay 27 25
15. Adanaspor 27 25
16. Altınordu 26 20
17. Gençlerbirliği 26 18
18. Denizlispor 27 17
19. Yeni Malatyaspor 27 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13