Fakir Yılmaz

Gazeteci Atatürk

Fakir Yılmaz

Aslında bir spor kulübünün ortaya attığı fikir ile gündeme gelen ve daha sonra o dönemin en üst yöneticisi olan Atatürk'ün de onayı ile yasallaşıp, bayram haline gelen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladığımız şu günlerde, ‘Z Kuşağı’ diye adlandırılan gençler, birçok büyüğün bir yönünü bilmediği Atatürk'ün gazeteci, hatta kendi düşüncelerinin içinde olduğu dergiyi dağıttığını ve fikirlerini ortaya koyduğu için o dönemin sarayı tarafından istenmeyen genç, asker, siyasetçi, asi lider olarak ilan edilip, gözaltına, tutuklama ve sürgüne mahkûm edildiğini bilmez.

Şu anki muhalefetin ve günlük bir gazete almayan vatandaşın da, 'satılık basın,  havuz medya’ diye suçlayıp, 'Bizi yazmıyorlar, bizi gündeme getirmiyorlar' diyerek dert yandığı biz gazeteciler gibi; Atatürk'ün, Samsun'dan sonra gittiği Sivas'ta, önce önemli olduğunu bildiği mahallî basınla iletişim kurduğunu da bilmeyiz.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı armağan eden Atatürk’ü, gazeteci kimliği ile de bilirsek daha doğru tanırız.

Gazeteci Atatürk’ün basın özgürlüğü ile ilgili söylediği sözleri de buradan geliyor diye düşünüyorum.

Atatürk, kendisi de her fırsatta basının önemini dile getirmiştir. İşte o sözlerden bazıları:

“Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hülâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.”

“Basının tam ve geniş hürriyeti iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu söylemeye lüzum görmem. Her türlü kanuni kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi telakkilerine olduğu kadar vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü hususi telakkilerin üstünde olan, yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek manevi zorunluluğu, asıl bu mecburiyettir ki umumi düzeni temin edebilir. Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile; bu kusuru düzeltecek etken ve vasıta; basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.”

“Cumhuriyet devrinin kendi anlayış ve ahlâkını taşıyan basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir. Bir taraftan geçmiş devir gazetelerinin ve adamlarının düzeltilmesi mümkün olmayanları ulusun gözünde belirlenirken, öte taraftan Cumhuriyet basınının temiz ve feyizli sahası genişleyip yükselmektedir. Büyük ve soylu ulusumuzun yeni çalışma ve uygarlık yaşamını kolaylaştırıp özendirecek işte ancak bu anlayıştaki basın olacaktır.”

“Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır.”

“Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz

“Önem ve yüceliği cihan medeniyetinde açıkça kendisi gösteren basına, hükümetimizin birinci derecede önem vermesi; bu hususta sarf edeceği mesaiyi, millete ifa ile mükellef olduğu hayırlı hizmetlerin baş tarafına koyması yüksek Meclisin kesinlikle isteyeceği hususlardandır.”

“Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin, halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir.”

“Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi. Basın görevlilerinden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır.”

Sözlerini her fırsatta dile getirdiğimiz Atatürk’ün yolundan yürüyor isek, en azından her gün bir bayiden bir gazete almamız gerekmez mi?

Yazarın Diğer Yazıları