Fakir Yılmaz

Fasulye de kendisini nimetten sayarmış!

Fakir Yılmaz

Elbette ki bu yazının muradı fasulyenin faydalarını sayıp dökmek değil.

‘O eskidendi. Şimdi olsa olsa, bünyeye ve cebe zararları anlatılır kendini nimetten sayan fasulyenin…’ diye yazısına başlayan Neşe Doster'in 2019 yılının 10 Mart'ında ele aldığı yorumunu okurken ben de kendini nimetten sayanlarla ilgili birkaç kelam etmek istedim.

Basın ve medyanın havuzuna düşmeden önce mesleğimin önemli kalemlerinden olan ama şu an iktidara yaranma kulaçları içinde yüzen havuzun dalgaları arasında kaybolup, gündemdekini yerini koruyamayan Doster, bu yazısında kendisini, beni, seni, onu, onların yaşadıklarını farklı bir şekilde anlatıyordu.

O nedenle ‘Fasulye de kendisini nimetten sayarmış’ benim yazımın ilham kaynağı oldu.

Özel hayatımı anlattığım ‘Her Gün Yazıyorsam Sebebi Var' başlıklı köşemde de kendilerini fasulye sananlarla ilgili anılarım başta gelir.

Gazeteciler de, her ne kadar kanaat önderi de olsalar, sakladıkları, öteledikleri ve bunu yaparken de daha da gizemli hale getirdikleri özel hayatları ile savaşır, dururlar.

“Ekonomi çok kırılgan, siyaset deseniz öyle. Ne ilgisi var özel hayatın?” diyenleriniz olacaktır.

Çok ilgisi var, anlatayım…

Aslında benim yaşadıklarımı yaşayan ama ''sus ya, dur kız, etme oğul'' baskılarının etkisiyle, iç dünyaları ile hep savaşanların sayısı da pek fazladır; benim gibi bu konuya da cesaret edip, dem vuranlara oranla…

Dün tesadüfen rastladığım o psikoloğa yaşadıklarımı ayaküstü anlatmaya çalışıp merhem isterken yaşadıklarıma, anlattıklarımla bir anda onun da benden beter kendi iç dünyasında yaşadıklarıyla savaştığını ve onu yaşadıklarıyla baş başa bıraktığımı ve ''Sen sadece kendin mi sanırsın?'' dercesine 'topuğa kuvvet’ bir anda yanımdan kaybolup gideceğini de hesaba katmamıştım.

Ha unutmadan kendi hata ve günahlarım yüzünden tanışıp, değer verdiğim ve birçokları gibi onun da kendisini dev aynasında görerek, akıllı, sadık diye kendisini yutturan ve beni, çevresini, sanalda bol bol paylaştıklarını sözde beğenip, gaz verenleri kandıran, fasulyenin faydalarını, zararlarını ve nasıl olup bir anda kendisini nimet saymasını bir dahaki yazıma bıraktığımı da bilmenizi isterim.

Güneşe doğru uzanırken yanındakinin omuzuna bastığını fark edemeyen ayçiçeği gibi kendisini nimetten sayan ama aslında ve sadece ilkokul öğrencilerinin aldıkları ödevin ardından pansuman pamuğunun içinde yetiştirdikleri bir fasulye olan ve yaşamı boyunca görmediği, tatmadığı ve senin gibi birilerini benzettiği, yüzü parlak, sıcak ama içi karanlık ve kor dolu güneşe uzanmak için avını yemek, yutmak için ağaç dallarında gezen yılan misali sevgisiyle sarılır gibi yaparken, aslında seni boğduğunu bilen biri olarak; kendisini fasulyeden nimet sayanları anlatma işini bir sonraki yazıma bıraktığınızı bilmenizi isterim.

Yazarın Diğer Yazıları