B. İnan Özcan

Doğu-Batı kritikleri - 1 -

B. İnan Özcan

Memleket insanı sosyal hayatında modernliği ve gelenekselliği aynı anda ve bölük pörçük taşıdı hep üstünde.

Bunda demografik ve kültürel geçirgenliğin en yoğun olduğu bir coğrafyada olmamızın payı çok büyük.

Böyle bir geçirgenliğe sahip olan bir coğrafyanın sakinleri olmak da çok sakin bir hayat getirmemiştir nihayetinde.

Yüzyıllar boyunca göçlere, savaşlara,  sürgünlere, kervanlara, seferlere tanıklık eden millet farklı kültürlere, inançlara, davranış kalıplarına aşina olsa da biz ve onlar ayrımını yapmakta mahir refleksleri etkilenmeyi; kimliğini değiştirecek, radikal dönüşümler yaşatacak kerteye taşımamıştır hiçbir zaman.

Değişimin olağan doğallığı zamana yedirilmiş tedrici bir hızda herhangi bir tansiyon yükselmesine sebep olmadan yaşanan bir süreci takip edegelmiştir hep.

Tanzimat’la ve bilhassa Cumhuriyetin ilanıyla hız kazanan Batılılaşma maceramız sonucunda ülke  coğrafyasının zaten Doğu ve Batı etkileşimine açık  oluşunun yanında bir de  devletin Batı'yı taklit etmesi ve bu yönde bir eğitim, propaganda faaliyeti yürütmesi buna mukabil kıymet hükümlerimizin, dini ve geleneksel kökenimizin, genetik kodlarımızın baskın bir şekilde ibreyi Doğu'dan tarafa zorlaması sonucunda insanımız hangi istikamete yöneleceğini bilemez bir halde içinden çıkılması zor sosyal travmalara maruz kalmıştır.

Ülkenin milli politikasında bir türlü karar verilmemiş kimlik sorunsalı da milletimizi savunmasız bırakmıştır.

Anadolu insanı diye tabir ettiğimiz ahali değişikliklere intibak konusunda ne denli maharetli ve manevra kabiliyeti yüksek olsa da egemen sistemin ve onunla uyum çabası içinde olan devletin çok hızlı, çok plansız, doğanın kanunlarını hesaba katmadan jakoben bir anlayışla dayattığı değişim baskısı milleti uyum sağlamak noktasında tedariksiz ve savunmasız bırakmıştır.

İnsanımız Batı lehine değişim ve dönüşüm icraatları karşısında çözümü biraz Doğulu biraz Batılı davranış kalıpları ve yaşam standartları bulmakta bulmuş hızlı ve sindirilmeden tatbikata dökülen değişim örnekleri arızalara sebep olmuştur.

Zamanla Batı'nın yenilikleriyle, göz alıcı yaşam örnekleriyle, yazılı görsel basın yardımıyla sunduğu hazzı ve konforu önceleyen yaldızlı yaşam numuneleriyle Doğu'ya galebe çalan bir cezbe kazandıysa da göçerlikten gelen kırılması zor Doğulu kalıplarımız kabuğunda çatlaklar ve değişikliklere rağmen özünü kolay kolay teslim etmese de insanımız nezdinde yine de toplumun geneli olumsuz etkilere maruz kalmıştır.

Bu dayatma iki kuşak arasında olduğu gibi köyle kasaba, akademiyle alaydan yetişen meslek grupları arasında da cereyan etmiş plansız ve öngörüsüz bir zeminde ilerlediğinden belli bir süre sonra; kâh bir çıkış yolu olarak tedrici, doğal ve spontane bir uzlaşıya bırakmıştır kendini, kâh Z kuşağı diye tabir ettiğimiz, ulaşamadığımız ve bize ulaşmak istemeyen bir gençliği koymuştur önümüze.

Bu ülkede zaten rüzgar her daim her yönden esip yaprakları oradan oraya uçuruyorken en doğal biçimde bir de üstüne üstlük vantilatör açmanın ne alemi vardı.

Özdemir Asaf Yuvarlağın Köşeleri'nde "Toplum kişiliklerle olur kişilerle değil." demiş.

Değişim için de bu söze nazire yapan bir söz söyleyebiliriz: "Değişim  rüzgarla olur vantilatörle değil."

Yorumlar 1
Selim demircan 24 Eylül 2021 20:23

Kalemine sağlık

Yazarın Diğer Yazıları