Akın Bayrak

Bayburt'un kalkınmasında hayvancılık ve bitkisel üretimin yeri ve önemi

Akın Bayrak

Bilindiği gibi; bir şehrin veya yörenin kalkınmasında “Hangi sektör öncelikli olmalıdır?” sorusunun cevabını belirleyen parametreler, o şehrin konumu, sahip olduğu kaynaklar, coğrafi özellikleri, demografik yapısı, tarihi ve kültürel mirası şeklinde sıralanabilir.

Dolayısıyla; sorusunun cevabını ararken, bu parametreleri dikkatle irdelememiz gerekir.

-Bayburt, Doğu Karadeniz Bölgesinde, beş ilin ortasında, 5.000 yıllık bir yerleşim merkezidir.

-Doğu’yu Karadeniz’e bağlayan tarihi transit yolu üstündedir.

-Komşu beş ille birlikte bu coğrafyanın toplam nüfusu, 2.500.000 kişi kadardır.

-Bu komşu beş ilin Bayburt’a uzaklığı, 80-175 km. dir. (İlerde 75 -150 km. olacak.)

-Bayburt’a 100-150 km. mesafede 3 havaalanı, 3 tren istasyonu ve 2 liman bulunmaktadır.

-İl’in en uzak köyü merkeze yaklaşık 50 km. mesafededir.

-Bayburt ülkemizin nüfus açısından en küçük ilidir. (82.274 kişi, Türkiye nüfusunun %01’i)

-Tarihi süreç içinde, Bayburt’un önemli ölçüde nüfus kaybettiği görülmektedir. (1970 yılında nüfus 110.734 idi.)

-Halen Bayburt’un nüfusunun %41’i köylerde yaşamaktadır. İlçelerle %51 olmaktadır.

-Bayburt’un nüfusunun % 60’ının bir biçimde tarımsal faaliyetle ilgilendiği söylenebilir.

-Bayburt’un yüz ölçümü 3.646 km2’dir. (İl Tarım Ve Orman Müdürlüğü)

-Bu toplam yüz ölçümünün dağılımı ise şöyledir.

Tarım Arazisi               1.087.31 km2   % 29.8   (Türkiye genelinde %31)

Mera ve Çayırlar        2.098.14   “       % 57.5   (Türkiye genelinde %19)

Orman, ve Çalı Funda    146.30   “       %   4.0

Su yüzeyi, yerleşim vs.   315.00   “       %  8.7

Toplam                         3.646.75 km2  %100.0

-Bayburt’un toplam arazisinin yaklaşık üçte ikisinin mera ve çayır olduğu görülmektedir.

-Meraları kalite açısından, büyük bölümüyle “orta mera” olarak tanımlanmaktadır.

-Öte yandan Bayburt, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük (900 km2) ovasına sahiptir.  

-Yani Bayburt’un toplam tarım arazisinin % 83’ünü ovalar oluşturmaktadır.

-900km2’lik Bayburt ovasının %60’ının (uygun metotlar ile) sulanabileceği söylenebilir.

-Tarım arazisinin, %78.8’inde (856.68 km2) tarla ürünleri yetiştirildiği, görülmektedir.

-Yine, tarla ürünleri yetiştirilen toplam arazinin % 57 sinde (488.000 da) Yonca, Korunga, Yeşil Yulaf, Fiğ gibi kaba yem bitkileri, %41 inde (350.000 da) Buğday, Arpa, Çavdar, Triticale, Dane Yulaf gibi kesif yem bitkileri ve % 2 sinde ise Şeker Pancarı, Patates, Fasulye, Mercimek, Nohut gibi ürünler üretilmektedir.

-Bayburt’ta halen, 97.975 Büyükbaş hayvan yetiştiren 5.774 işletme mevcuttur ve işletme başına ortalama hayvan sayısı 18 BB/İşletmedir. ( 1991’de BB hayvan sayısı 77.540 idi.)

-Son otuz senede Bayburt’ta küçükbaş hayvancılıkta ciddi bir çöküş yaşanmıştır. 1991 yılında 250.000 seviyesinde olan Küçükbaş hayvan varlığının, 2018 itibariyle de 48.797 olduğunu görüyoruz. KB işletme sayısı 798 olup, işletme başına ortalama KB sayısı da 62 KB/İşletmedir.

-Kayıtlarda, kümes hayvanı sayısı 2001 de 158.575 seviyesinde iken, bu gün 43.476 dır.

-Son yıllarda Bayburt’ta Arıcılıkta önemli bir çıkış yaşandığı görülüyor. Yedi yıl önce 25.000 ler seviyesinde olan Kovan sayısının, 2018 itibariyle 72.266 ya çıktığı anlaşılmaktadır.

-Yine son 7 yılda Su Ürünleri (Alabalık) üretiminde de büyük bir çıkış yaşandığını görüyoruz. 2011 yılında 181Ton olan Alabalık Üretimi, bir hemşerimizin gayretiyle 938 Tona ulaşabilmiştir.

1. Bayburt’un Mera ve Tarım Arazisinin Üretim Potansiyeli Nedir? Bu bölümde, Bayburt’un mera potansiyelinin ne olduğunu, merada beslenebilecek büyük ve küçükbaş hayvan sayılarının azami ne kadar olabileceğini hesap etmeye çalıştık. Diğer yandan da mevcut tarım arazisinin, öngörülecek hayvan sayılarını yaz ve kış besleyecek yem bitkilerini ne ölçüde üretebileceğini irdeledik.

a. Mera Kullanımı: Bayburt’un mera ve çayır varlığı 2.098.14 km2 = 2.098.140 dekardır. Orta kalitede olduğu belirtilen bu alanda 1BB için 10 da hesabıyla yaklaşık 210.000 Büyükbaş ya da eşdeğer(1BB =10 KB) 2.100.000 Küçükbaş otlatılabilir. Buna göre, mevcut hayvan varlığımızla mera kapasitemizin sadece %40.5 ini kullanıyoruz demektir. Şayet, Bayburt’ta 125.000 BB ve 250.000 KB yetiştiriyor olsak, mera kullanım oranını sadece %59.5’e çıkarmış ve toplam hayvan varlığımızı da %45.8 artırmış olacağız.

b. Bu Hayvan varlığının yem ihtiyacı nedir? Hayvan varlığının içerde ve merada beslenme sürelerine ve yiyecekleri kaba ve kesif yem miktarlarına göre, yaklaşık olarak yılda toplam 355.000 Ton kaba yem ve 35.000 Ton da kesif yem ihtiyacı hesaplanmaktadır.

c. Tarım Arazisinin Üretim Potansiyeli nedir? Bayburt’un tarım arazisinin büyüklüğü, ürün dağılımı ve verimi dikkate alınarak yapılan hesaplama ile yaklaşık kaba yem (yonca, korunga v.s.)  üretiminin 300.000 ton, saman üretiminin 165.000 ton ve kesif yem (Arpa, buğday, yulaf v.s) üretiminin de 110.000 ton seviyelerinde olacağı hesap edilmektedir. Saman da bir kaba yem olduğu için, toplam kaba yem üretiminin yıllık 465.000 ton olduğunu söyleyebiliriz. (Uygun üretim metotları ve sulamayla verimin %25-40 seviyelerinde artırılabileceği belirtiliyor).

d. Bu yem üretimi hayvancılığın ihtiyacını karşılıyor mu? Yukarıdaki rakamlar mukayese edildiğinde Bayburt’un bitkisel üretim potansiyeli ile öngörülen Büyük ve Küçükbaş hayvan sayılarını rahatlıkla besleyebileceği ve diğer illere önemli bir ürün satışı yapabileceği görülmektedir.

2. Nasıl bir strateji uygulamalıyız? Hedefler ne olmalıdır?

-Bayburt’ta 2018 verilerine göre çiftçi sayısı 13.038 dir. Bu durum, her ailenin 4 kişi olduğunu düşünsek bile, Bayburt nüfusunun %60 ının Tarım ve Hayvancılıkla ilgili olduğunu gösteriyor.

-Hayvancılık faaliyetinin küçük aile işletmeleri marifetiyle yürütüldüğü açıktır.

-Bayburt’ta kimyevi gübre kullanımı 5.40 kg/da’dır, bu oran Türkiye genelinde ise 55.97 kg/da yani Bayburt’un 11 mislidir. Bu durum Bayburt’un çok bakir olduğunu göstermektedir.

-Hayvancılıkta yem maliyetleri en ağırlıklı maliyet unsurudur. Dolayısıyla merası nicelik ve nitelik itibarıyla uygun olan yörelerde meraya dayalı hayvancılık rasyonel bir tercihtir.

-Yem maliyetleri açısından mera hayvancılığı, içeride beslemeye nazaran %58 daha avantajlıdır. Bu çok önemli bir maliyet avantajıdır.

-Dolayısıyla bu fiili durumlar göz ardı edilerek, sektörle ilgili strateji üretilemez.

     a)  Bayburt’ta Hayvancılık ve Bitkisel üretimle ilgili stratejiler şöylece sıralanabilir:

  • Bayburt için Hayvancılık ve buna bağlı Bitkisel Üretimin, en öncelikli ve vazgeçilmez sektör olduğu bütün kesimler tarafından kabul edilmelidir.
  • Meraya dayalı et ve süt hayvancılığı esas olmalıdır.
  • Özellikle Mera koyunculuğuna özen gösterilmeli ve geliştirilmelidir.
  • Aile İşletmelerine dayanan hayvancılık ve bitkisel üretim modeline özen gösterilmelidir.
  • Aile işletmeleri üretiminde Kadın’ın etkinliğini sağlayacak yöntemler geliştirilmelidir.
  • Organik Tarım (Hayvancılık) ve İyi Tarım (Hayvancılık) konusuna özen gösterilmelidir.
  • Hayvancılık ve Bitkisel Üretime dayanan sanayi geliştirilmelidir.
  1. Hedeflere gelince;
  • Büyükbaş hayvan mevcudu, et ve süt amaçlı toplam 125.000’e (+%28) çıkarılmalıdır.
  • Küçükbaş hayvan mevcudu 250.000’e (+%412) çıkarılmalıdır.
  • Kümes hayvancılığı, “gezen tavuk”, “iyi tavukçuluk” modeli ile aile işletmesinin (kadının) özel bir işi olmalı ve Bayburt genelinde 200.000 tavuk (+%360) yetiştirilmesi sağlanmalıdır.
  • Arıcılıkta kaliteye özen ve marka oluşturma (Bayburt Balı) çalışmaları yoğunlaştırılmalıdır.
  • Alabalık üretiminin yıllık 1.500 Ton(+%60) seviyesine çıkabileceği değerlendirilmektedir.

    Bu hedeflerin yakalanabilmesi halinde, Hayvancılık ve Bitkisel Üretim sektöründen Bayburt’un çok büyük bir ekonomik güç kazanacağı, buna bağlı olarak da sosyal refahın artacağı ve göç olgusunun ortadan kalkacağı hatta tersine göçün gerçekleşebileceğini değerlendiriyoruz.

  1. Bu hedeflere ulaşılabilmesi için neler yapılmalıdır?
  • Öncelikle Bayburt’ta yaşayanların ve genel olarak Bayburtluların, tüm Kamu yöneticilerinin,    Üniversite camiasının ve Sivil Toplum Kuruluşlarının konuya ve önemine inanması gerekir.
  • Çiftçilerin genel olarak teknik bilgi eksikliği olduğu, modern üretim yöntemlerine yeterince vakıf olmadıkları, bu yüzden de önemli ölçüde verim ve kalite kayıpları yaşandığı görülmektedir. Bu konuda İl Tarım Müdürlüğünün, Üniversite ve özellikle Atatürk Üniversitesi tarafından ciddi biçimde destekleneceği projelerin geliştirilmesi zorunludur.
  • Hayvancılıkta sağlıklı barınak şartlarının nasıl olması gerektiği, küçük değişikliklerle yapılacak iyileştirilmeler anlatılmalıdır.
  • Hayvanların koruyucu sağlık tedbirleri, başarılı döllenme, sağlıklı doğum ve doğum sonrası tedbirler öğretilmelidir.
  • Dönemsel olarak, “Sürü Yönetimi Eğitim Programları” uygulanmalıdır.
  • “Çoban Eğitim Programlarının” yoğunlaştırılması, hayvancılık yapanların teşvik edilmesi sisteminin yaygınlaştırılması gereklidir.
  • Bitkisel Üretimde; toprak analizi, uygun ürün/tohum seçimi, doğru gübreleme ve sulama (yağmurlama veya damlama), zamanında hasat yoluyla verimliliğin %40 nispetinde artırıldığı, kalitenin önemli ölçüde arttığı belirtilmektedir.
  • Bu konularda çiftçinin eğitilmesi, bilgi desteği verilmesi ve teşviklerle desteklenmesi zorunludur.
  • Tarım Kredi Kooperatiflerinin, çiftçinin alım ve satımlarında çok daha etkin bir rol oynaması gereklidir. Çiftçi, tohum, gübre, teçhizat ve ihtiyaç malzemelerini alırken uygun fiyat ve kalite konusunda, ürününü satarken ise en iyi fiyat konusunda Tarım Kredi Kooperatifinin güvencesini hissetmelidir.
  •  Çiftçilerin birlikte iş yapma, örgütlenme kültürünün, kooperatifçiliğin geliştirilmesi zorunludur.

Sonuç olarak;

  • Bu çalışmada, Bayburt için Hayvancılık ve Bitkisel Üretim sektörünün ne kadar önemli olduğunu rakamsal olarak ortaya koymaya çalıştık. Rakamlar ve öneriler her yönü ile tartışılabilir.
  • Bu sektörün Bayburt ve Türkiye’deki durumunu uzun yıllardan beri gözlemliyoruz. Sektörün, gerek Bayburt ve gerekse ülkemiz açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu artık herkesin kabul etmesi gerekiyor.
  • Özellikle Bayburt, sahip olduğu 2.000 km2 mera ve 900 km2 ovasıyla bu sektörü ihmal etme lüksüne sahip değildir ve kalkınmak için sahip olduğu bu kaynağı en etkin biçimde değerlendirmek durumundadır. Bu durum diğer sektörleri ihmal etmesi anlamına da gelmez.
  • Bu çalışmalarda İl Tarım Orman Müdürlüğünün başat rol oynaması ve diğer tüm kesimlerin onun çalışmalarına azami desteği vermesi esastır
  • Bayburt Üniversitesi bu konuda üstüne düşen görevi yerine getirmeli, Atatürk Üniversitesi Ziraat ve Veteriner Fakülteleri ise, bu çabalara azami desteği vermelidir.
  • Önemli bir öneri olarak; Tarım ve Orman Bakanlığının, sahip olduğu kaynaklar ve ülkemizin en küçük ili olması dolayısıyla, Bayburt’u “Pilot (Örnek) İl” statüsüne almasını öneriyoruz. Bayburt olarak bu “Pilot İl” uygulamasının ısrarla takipçisi olmalıyız.
  • Konunun tüm yönleriyle tartışılacağı  “Bayburt’ta Hayvancılık ve Bitkisel Üretim Çalıştayı” düzenlenmesinin de çok yararlı olacağını düşünüyorum.

(Bu yazı, Bayproje Yönetim Kurulu Başkanı Akın BAYRAK’ın, 26 Temmuz 2019 tarihinde “İl Oluşumuzun 30.yıl dönümünde Bayburt’un Kalkınmasına Yönelik Düşünceler ve Projeler” konulu panelde sunduğu tebliğden özetlenmiştir.)

Yazarın Diğer Yazıları